KARANLIKDERE

Saturday, March 09, 2024

Kaçkarlar Pist-dışı

22 Şubat 2024 öğlen saatlerinde İstanbul’dan yola çıkan otobüs ile ertesi gün 10:00 gibi Artvin’e vardıktan sonra, Yusufeli ilçesine giden minibüs ile aktarma yaparak, Olgunlar yaylasına erzak götüren bir araca yetiştim, 54 km’lik yolu 1.5 saat içinde alarak, Sarıgöl - Barhal (Altıparmak) yolu ile Yaylalar’a ulaştım. Yaylalar - Olgunlar arasındaki yol, buzlu ve daha dik olduğundan beni karşılayan İsmail bey’in arazi aracına geçerek, İstanbul'dan haraketimden tam 24 saat sonra, Kaçkar Pansiyon’a vardım. Kış mevsiminde özellikle yolun bu kısmında düşen taş ve çığlar, zaman zaman yolu kapatabiliyor.

Kaçkar Pansiyon, Olgunlar’da kışın konaklayabileceğiniz tek yer ve mütevazı koşullarda olsa da kalanların sıcak su, elektrik, ısınma ve yemek ihtiyaçlarını karşılıyor. Pansiyondaki yabancı misafirler, şirketin pist dışında kayak yapmak için gelen müşterileri. Şirket rehberleri gelenleri Kaçkar dağlarının uygun yamaçlarına paletli kar aracı ya da tırmanarak çıkartıp, emniyetli şekilde kaymalarını sağlıyor. Aynı helikopterli kayakta olduğu gibi, ulaşılması zor yerlerden kayabilmek, bu şekilde daha ucuz.

Grubun emniyeti için rehberin talimatlarına uyulması zorunlu. Tüm katılımcıların basınçlı hava tüpü ya da elektrikli bir pompa ile hızla şişen airbag kısmına sahip sırt çantaları (avalanche airbag) taşıması da öyle. Çanta içinde ayrıca sapı ayrılarak ufaltılabilen bir kürek ile olası bir çığın altında gömülü bir kazazedenin yerini bulmak için kullanılabilecek aluminyum ince borulardan birbirine eklenerek uzayan bir çubuk bulundurması da aynı şekilde şart. Diğer bir önlem de herkesin sinyal verecek şekilde açık durumda olduğu başlangıçta kontrol edilen ve çığa yakalanan bir kazazedenin yerini tespit etmek gerektiğinde de arama (search) moduna alarak ekranından yön ve mesafe bilgisi sağlayan bir çığ işaretçisi (avalanche beacon) taşıması zorunluluğu da var. Biz kar aracına binerek yola çıkmadan önce, rehberimiz 10-15 dakika bir süreyi ayırarak, benim bu aleti kullanarak sinyal gönderme modunda olan bir diğerini kısa süre içinde bulabileceğimi görmek istedi.

Bu deneme sonrası biz 3 kişi paletli aracın kabininde, rehber ve araç sürücüsü de ön tarafta, Güney yönüne dönerek araçla tırmanmaya başladık. Hızımız saate 10-15 km civarında, yol zaman zaman o kadar dik ki, ön taraftaki pencereden bulutları görüyoruz. Saatte 30 litre mazot tüketen 600 beygirlik bu paletli araç, bizi 2700 metre civarında bırakıyor. 45 dakikalık bu yolculuk sırasında aklımdan, bu çıktığımız yerden kayarak inmenin zorluğu geliyor. En kötü ihtimalle, aracın çıktığı yoldan geriye doğru kayarım ve bu şekilde bu sarp yamaçlardan inmek sorun olmaz diye aklımdan geçiriyorum.

Rehber, diğer arkadaşlarım ile daha önce kaydığı için, ilk inişi benim için daha tehlikesiz olduğunu düşündüğü bir yamaçtan yapmayı planladı. Yine de ilk inişte gerek bu tahta ile ilk kez kaymaktan gerekse de koşulların farklı olmasından dolayı istediğim gibi akıcı kayamadım. Toz karın yumuşak kesimleri ile daha önce kayanların izlerinin kesiştiği kısımlarda, karın sertliği aniden değişiyor, bu da dengeyi zorlaştırıyor. Daha sonraki inişlerde ise giderek daha rahat hissetmeye başladım. İlk günün Strava kaydına göre 6 kez bu şekilde aşağılarda paletli araçla buluşup binerek yukarı çıktıktan sonra, bu sefer daha yukarı bir noktaya, kayma düzeninden yürüyüş düzenine geçerek, tırmanmaya başladık. Bunu yapmak için, splitboard bağlamalarını kızaklarından çıkarıp, tahtayı birleştiren mandallar açılıyor ve bir çift tur kayağı gibi altlarına yokuş yukarı geri kaymayı engelleyen bir tür naylon - moher karışımı kumaş yapıştırılıyor. Bağlamalar da topuk kısımları hareket edebilecek şekilde yuvalarına kolayca takılıyor. Splitboard, bir tür tur kayağı haline geliyor. Rehber önde, biz onun gerisinde yaklaşık 300 metre irtifa kazandığımız bu 1 saatlik yürüyüş sonrasında sırt hattının 40-50 metre kadar aşağısında, olabildiğince uygun bir yer bulmaya çalışarak, yürüyüş düzeninden kayma düzenine geçtik. Önce parçaların altındaki yapışkan kumaşları (skin) çıkartıp, katlayıp çanta içine koyduk, batonlarımızı kapattık, bağlamaları söküp birleştirdiğimiz tahtanın üzerinde bir snowboard bağlaması olarak yeniden yerleştirdik ve kilitledik. Bu noktadan en aşağıdaki yola kadar kısa duraklamalar hariç 25 dakikada kaydık.

İkinci gün, geceyarısından daha sonra pansiyona İngiltere’den 12 kişilik yeni müşteri grubu geldi. Kar aracının tüm kapasitesini kullanacakları için sadece 1 kez, çıkışta onlarla aracı paylaşarak (bu sefer sürücü bölümüne oturdum) dün gittiğimiz noktaya tırmandık. Yola çıkmadan yürüyüş düzenine aldığımız tahtalarla, üç kişi, izleri takip ederek sırta doğru tırmanışa başladık. Kar, zaman zaman sertleşip, hafifçe yana kayma tehlikesi oluştursa da, krampon takacak kadar zor değil. Güneşli havada olabildiğince ince giyinip terlemeden, ~1 saat gibi sürede sırta vardık ve burada uzun bir mola verdik. Sırt hattına çıkan son bölümde, sağ tarafımda oldukça uzun, aşağıya yuvarlanırsam, beni durduracak hiçbir şeyin olmadığı yamaçtan tedirgin olsam da, düşmeyi aklıma getirmeden ilerlemeye çalışıyorum. Çok daha tehlikeli yerlere çıkarak kayanlar, kimbilir neler hissediyorlardır? Kaydığımız rotaya ve diğer bilgilere buradaki Strava kaydından bakabilirsiniz.

Üçüncü gün, daha pansiyondan çıkmadan tahtalarımızı yürüyüş düzenine geçirdik ve Dilberdüzü’ne doğru uzanan vadide Batı yönünde ilerlemeye başladık. Hafif eğim ve sert kar ile oldukça kolay başlayan yürüyüş, eğimin artmaya başladığı bölümlerde zorlaşmaya başladı. Soğuk hava yüzünden açılmış izlerin bir kısmında geriye değilse de yana doğru kaymamak için, krampon takmak zorunda kaldım. Gogovit vadisine girip olabildiğince yükseldik ve en yukarılarda bir mola verdik. Strava kaydına göre ~10 km civarındaki turumuz, ilk iki günden oldukça farklı karakterde oldu. Yürüyüş hızının üzerinde, dağlarda özgürce dolaşıp buralara gelebilmek, kendi gücünü kullanarak tırmanmak ve daha sonra da durmaksızın uzun mesafeleri kayarak geri dönebilmek, unutulmaz bir deneyim oldu. Mekanik tesislerin bulunduğu kayak merkezlerinde, önceden düzenlenmiş pistelerden tekrar tekar aşağıya kaymakla, kendi gücünüzü kullanarak belki de ilk kez sizin kayacağınız yerlere çıkıp kaymak arasında anlatılması kolay olmayan bir fark var. 

Dağlar, kış mevsiminde bizden daha da uzaklaşıyorlar. Buraları gezebilmek için daha fazla fedakarlık gerekiyor. Üstüne üstlük, ne yaparsak yapalım, kaçınılması bazen olanaksız tehlikeler de var buralarda. O yüzden sürekli olarak bunu göz önünde bulundurmak, bir şeyler yolunda gitmediği durumda yapacaklarımızı tekrar tekrar gözden geçirip, önlemleri almış olmak gerekiyor. Bu da hem eğitim hem de gereken araç gereci sürekli yanımızda bulundurmak demek ki, o yüzden buralarda kayabilmek bir azınlık ayrıcalığı. Umalım ki, Türkiye Dağcılık Federasyonu içinde faaliyet gösteren dağ kayağı ile ilgili birim, bunu önümüzdeki yıllar içinde değiştirebilsin.









Sunday, June 25, 2023

Ortak Macera Modeli: Açıkhava Etkinliklerin Felsefi Temelleri, Tanımı ve Filtrelemenin Etkisi

Yazar: Ron Watters

Açıkhava Eğitimi Onursal Profesörü

Eski Idaho State Üniversitesi Açıkhava Programı Direktörü

Açıkhava programlamasının ortak macera kavramını muhtemelen birçoğundan daha iyi biliyorum. 29 yıldır ortak macera gezilerine çıkıyorum. Bu sürenin 25 yılında, bununla yakından ilişkili bir üniversite programının yardımcısı ya da yöneticisi oldum. Bu zaman sonrasında da, kavramın kökenlerini tekrar ziyaret ederek dikkatlice incelemeye karar verdim.

Ortak Macera Nehir Gezisi

Başlangıçta, geçmiş literatürün oldukça kapsamlı bir derlemesine başladım ve bunu daha önceki bir makalemde raporladım (Watters, 1999). Literatürün gözden geçirilmesiyle, nasıl evrimleştiğini ve değiştiğini net bir şekilde anlamayı umuyordum ve mümkünse, çağdaş terimlerle yeniden tanımlama girişiminde bulunmayı düşündüm.

Ancak literatürde daha derine indikçe, temel bir sorunun asla yanıtlanmadığını fark ettim - aslında oldukça temel bir soru: ortak macera tam olarak nedir? Kuşkusuz, ortak maceranın ilk savunucularından biri, onun hakkında iyi bir tanımlayıcı makale yazardı. Yine de, hayatımın işinde konsepti benimsemiş biri için bulduğum şey şaşırtıcı ve biraz endişe vericiydi. Hiç kimse, ortak maceranın tam olarak ne olduğunu tam olarak tanımlamamıştı.

Tabii ki, Gary Grimm ve H. Hilbert gibi ilk yaygın macera savunucuları bunun hakkında yazdılar, ancak çoğunlukla konsepti, kolej açık hava programlarının nasıl işlediğine dair açıklamalara tesadüfi olarak dahil ettiler. Bir zamanlar yaygın macera tarzı gezilere çok ilgi duyan Steve Leonoudakis (California Üniversitesi-San Francisco'da Outdoors Unlimited Direktörü) ile yaptığım bir röportajda (7 Ekim 1999) bu gerçeğe işaret ettiğimde, ortak macera mistiği, "tamamen değişkendi" idi.

Leonoudakis bir şeyin peşindeydi. Net bir tanımı olmadığı için programdan programa farklı uygulandı. Dahası, kavramın, ortak macera programlarına dahil olanlarımızın şaşırtıcı bulabileceği başka ve bazen uğursuz bir güç tarafından değiştirildiğini de buldum. Her zaman kendimizi yüce hedeflere dayalı bir açık hava eğitimi biçimine adadığımızı düşündük: başkaları için ilgi ve empati, bağımsızlık, ticari olmama, basitlik ve olumlu pekiştirme. Çoğumuz, nasıl uygulandığının büyük bir kısmının, kişinin kıçını bir davadan korumak gibi daha az kibirli ve daha bencil bir amaç tarafından belirlendiğini asla fark etmedik. Ortak macera felsefesinin kiracıları olarak kabul edilenlerden bazıları hiç de felsefe değildi, daha ziyade hukukun zayıf teorik uygulamaları ve bazı durumlarda düpedüz yanlış yorumlamalarıydı. Ama daha sonra bunun hakkında daha fazla bilgi. Kavramın tanımı sorununa geri dönelim.

Bir yandan, evrensel olarak onaylanmasa da, gezi düzenleme yollarından biri olarak açık hava eğitimi profesyonelleri tarafından kabul edildiğinden, ortak macera üzerine net bir yazının olmaması garip görünüyor. Öte yandan, daha geniş bir perspektiften bakıldığında, akademisyenler ve uygulayıcılar için hala günlük programlamanın diğer yönlerini net bir şekilde tanımlama konusunda mücadele ettikleri için, belirsiz anlam ilk göründüğü kadar şaşırtıcı değildir. Sonuçta, açık hava eğitimi çok genç bir alandır. Rutin olarak kabul edilen ancak hiçbir zaman tam olarak analiz edilmemiş günlük programlama kavramlarını ve prosedürlerini kavramaya ve anlamaya ancak şimdi başlıyoruz.

Bu nedenle, kavramı tanımlamak ve ortak bir macera modeli oluşturmak için çaba sarf etmek bu makalenin temel amacıdır. Aynı zamanda, ortak macera felsefesinin filtre dediğim şeylerin kullanımıyla nasıl değiştirildiğine de bakmak niyetindeyim. Filtreler, açık hava eğitim modellerinin belirli bir uygulamaya uyarlanmasında yararlı bir etkiye sahip olabilir, ancak aynı zamanda zararlı bir etkiye de sahip olabilir. Bunları dikkatsizce uygulamak, modeli orijinal amaçlarını kaybedecek şekilde değiştirebilir ve onları çok ciddi bir şekilde uygulamak, konsepti artık pratik olmaktan çıkaracak kadar değiştirebilir.


Altta yatan Değer Sistemi ve Felsefi Temel

Ortak macera tanımını ve modelini geliştirmek için felsefi temellerinden başlamak gerekir. En temel ilkelerine indirgenmiş ortak macera nedir? Temelini oluşturan bireysel, toplumsal ve çevresel değerlerin başlıcaları nelerdir? Altta yatan değerler bir kez yerleştirildikten sonra, kavramın bir modelini oluşturmak için yapı taşları olarak kullanılabilirler. Bina yapımında olduğu gibi sağlam bir temelden başlamak elbette ki esastır, çünkü her şey ondan sonra gelir. Bu nedenle, listeyi, ilk gelişiminde önemli olan ve önemini koruyan ve zaman içinde apaçık hale gelen değerlerle sınırlamaya özen gösterdim. Kaynak materyal ve listenin geliştirilme süreci ekte yer almaktadır.

Bağımsızlık ve Kişisel Sorumluluk.İnsanlar kendileri için düşündüklerinde, fikirlerini ifade etmekte özgür olduklarında ve eylemlerinin kişisel sorumluluğunu kabul ettiklerinde toplum fayda sağlar.

Basitlik. Organizasyon yapısı ve yapısındaki sadelik, verimli ve üretkendir.

Yaratıcılık. Yeni fikirler ve yaratıcılık, bireylerin kendilerini ifade etmekte özgür oldukları gruplardan doğar.

Mülkiyet. Grup içindeki bireyler, tüm üyeler hedeflere yönelik çalışma sürecine bütünsel olarak dahil olduklarında en büyük miktarda tatmin hissederler.

İlgi, Adalet, Empati ve Açıklık. İnsanlar birbirlerini önemsediklerinde, başkalarının fikirlerine açık olduklarında, birbirlerine adil davrandıklarında, kişisel çıkarlarının ötesine geçip başkalarının bakış açısıyla empati kurduklarında insanlık yarar sağlar.

Öz-yönelimli öğrenme. Hayattaki başarı ve tatmin, merak eden, yeni fikirlerle eğlenen ve öğrenimlerinde kendi kendini yöneten kişilere yardımcı olur.

İşbirliği ve Takım Çalışması. İşbirliği ve ekip çalışması becerileri, hayattaki başarı için hayati öneme sahiptir.

Etkileşim. En iyi öğrenme şekli ve başarıdan en yüksek düzeyde memnuniyet, bireyler aktif olarak dahil olduklarında ortaya çıkar.

Fiziksel aktivite. Fiziksel olarak aktif ve yorucu açık hava etkinlikleri, bireyin sağlığı ve esenliği için vazgeçilmezdir.

Düşük maliyetli. Dış mekana maksimum erişim, ücretsiz veya düşük maliyetli deneyimlerle sağlanır.

Ticari olmama. Bireyler, yaygın ticarileşmeden bir mola alarak fayda sağlar.

Yatay Yapı. İnsanlar yatay olarak yapılandırılmış gruplarda en iyi performansı gösterir, daha fazla sahiplenir ve ortak hedeflere daha çok önem verir.

Demokratik İdeallere Vurgu. Katılımcı karar alma ve fikir birliği oluşturma, otoriter ve diktatör sistemlerden üstündür.

Pozitif takviye. Öğrenme, olumsuz teşvik yerine olumlu pekiştirme ile birlikte yapıldığında en iyisidir.

Katılımcı Güvenlik. Grubun tüm üyeleri birbirini kollamaya katıldığında genel güvenlik artar.

Doğal Çevrenin Bakımı. Doğal çevre değerlidir ve tüm bireylerin onu önemsemek ve korumak için katkıda bulunması gerekir.


 


Felsefi Temelin Diğer Sistemlerle Karşılaştırılması

Yukarıda listelenen değerlerin çoğu, diğer açıkha etkinliklerinde de önemlidir. Örneğin, rehberli gezilerde, ödeme yapan müşterilerin refahı ve doğal çevrenin bakımı ve korunması son derece önemlidir. Bunların her ikisinde ve belki de diğer değerlerde, iki yaklaşım ortak bir zemine sahiptir. Bununla birlikte, iki yaklaşımın değer sistemlerinde farklılık gösterdiği bir alan, maliyettir. Rehberlik şirketi sahibinin öncelikli ihtiyaçlarından biri, kendisinin ve çalışanlarının geçimini sağlamak için para kazanmaktır. Bu nedenle, rehberli geziler daha pahalıya mal olacaktır.

Ayrıca, bir müşteri tabanını sürdürmek için deneyimin en azından biraz ticarileştirilmesi (reklam ve promosyon) gerekli olacaktır. Ancak bir rehber açısından bakıldığında, bunların hepsi önemli değerlerdir. Geçimini sağlamakta ve ailesini geçindirmeyi istemekte yanlış olan hiçbir şey yoktur. Farklı değerlere sahip olmakla birlikte, iki programlama stili yan yana yaşayabilir. Aslında ortak maceraya bulaşmış bir takım kişiler rehberli alanda çalışmışlardır. Ortak maceranın ilk savunucularından biri olan H. Hilbert, aynı zamanda uzun yıllar nehir rehberi olarak çalıştı ve her iki yaklaşımın da faydalarını fark etti. Önemli olan, iki sistemin farklı değer sistemleri üzerine inşa edildiğini anlamamızdır.

Aynı karşılaştırma diğer yaklaşımlarla da yapılabilir. Örneğin, macera eğitimi, Guthrie (1997) tarafından açık hava programlamaya yönelik ayrı bir model veya yaklaşım olarak tanımlanmıştır. Ortak macera ve macera eğitimi arasında pek çok ortak değer vardır: diğerleri arasında işbirliği, yaratıcılık, etkileşim, empati, doğal çevreye özen gösterme, bağımsız düşünme ve fiziksel aktivite. Aslında, macera eğitimi modeli muhtemelen değer sisteminde ortak maceraya en yakın eşleşmeye sahiptir.

Yine de, ortak macera ve macera eğitimi arasındaki temel değerlerde farklılıklar vardır. Outward Bound ve National Outdoor Leadership School gibi macera eğitimi okulları tarafından alınan öğrenim ücreti gibi daha yüksek maliyetler söz konusu olabilir. Genellikle, katılımcı karar almayı içerebilen, ancak yine de grubun yönünün nihai kontrolünü elinde tutan ücretli liderleri vardır. Geziyi lider yönettiği için, grubun bireysel üyelerinin daha az genel sahiplenme olduğu sonucu da çıkacaktır.

Yine de macera eğitimi, ortak maceranın sağlayamadığı faydaları sağlayabilir. Daha güçlü, daha otoriter liderlik nedeniyle, macera eğitimi programları dikkatlice yapılandırılmış öğretim dizilerini kullanabilir (bu, yaygın maceranın kendi kendine öğrenme stiline aykırıdır) ve temel becerilerle uğraşırken daha hızlı öğrenme oranlarına sahip olabilir: insanlara nasıl Eskimo roll yapılacağını öğretmek. kayık, pusula nasıl kullanılır veya iglo nasıl yapılır. Macera eğitimi, şehir içi risk altındaki gençler gibi özel katılımcı grupları ile çok daha etkilidir. Liderler, şehre döndüklerinde gençlerin hayatlarında bir fark yaratmanın arzu edilen sonucu olan özgüven ve öz saygıyı teşvik etmek için tasarlanmış faaliyetler planlayabilirler. Bir grup şehir içi gençle ortak bir macera yaklaşımı kullanmayı deneyin ve sonuç muhtemelen anarşi olacaktır.

Başka karşılaştırmalar da yapılabilir ama devam edelim. Kendimizi yukarıdaki listeyle sınırlarsak ve onu çalışacağımız felsefi bir temel olarak kurarsak, o zaman belirli bir açık hava gezileri yapma tarzı ortaya çıkar.


 



Bir Ortak Macera Konsepti Modeli

Altta yatan değerlerin listesi, doğal olarak ortak macera konseptinin teorik bir modelinin geliştirilmesine yol açar. Bununla birlikte, model oluşturulurken önemli olan, yalnızca listedeki değerlerin modelin bir parçası haline gelmesidir. Yasal, kültürel veya idari kaygılar, ortaya çıkan modeli değiştirebilecek veya kirletebilecek dışsal bileşenlerdir. Böylece felsefi ilkelerinin sınırları içinde kalmayı gözeterek aşağıdaki model ortaya çıkar:

Sahiplik, temel değer sisteminin önemli bir parçası olduğu için, modelimizde geziler, katılımcıların etkileşimli olması ve gezinin düzenlenmesi ve yürütülmesine yakından dahil olması için yapılandırılmıştır. Bu, daha sonra planlama, düzenleme, pişirme, yıkama ve temizleme işlemlerine yardımcı oldukları anlamına gelir. Yakın katılımlarıyla, katılımcılar gezi haline gelir. Pratik düzeyde, bir tür gezi öncesi katılım gereklidir. Tüm üyelerin gezinin neleri içerdiğini, hedeflerini ve risklerini anlaması için bir planlama toplantısı yapılır. Planlama toplantısında, grup - tek bir kişi değil - gezinin nerede, ne zaman ve ne olduğu üzerinde konuşur.

O halde gezinin başarısı veya başarısızlığı, fikri başlatan kişinin veya sponsor olan kulüp veya kurumun (eğer varsa) değil, grubun elindedir. Bunu yaparken, grubun üyeleri gezinin sorumluluğunu ve birbirlerinin sorumluluğunu alıyor.

Gezi ortamı, grubun tüm üyeleri için endişe vericidir. Adalet ve özgür ve açık tartışma teşvik edilir. Gruptaki bireyler, kendileri için bağımsız düşünmeye ve fikirlerini özgürce ifade etmeye teşvik edilir, ancak grubun diğer üyeleri için empati ile bağımsızlık yumuşatılır. Herkes fikirlerini ifade edebildiği için grup, tüm üyelerinin yeteneklerinden yararlanarak daha yaratıcıdır.

Seçilen gezi türü, pasif motorlu aktiviteler değil, yürüyüş, kürek çekme, kayak, tırmanma gibi fiziksel aktiviteleri içerir. Grup veya sponsor olan kulüp veya kurum (varsa) tarafından işleri basit tutmaya çalışır. Grubun güvenliği için önemli olanlar dışındaki kurallar, prosedürler, dış yapı ve katılımın önündeki diğer bürokratik engeller mümkün olduğunca en aza indirilir.

Gruplar yatay olarak yapılandırılır, böylece tüm üyeler karar vermede pay sahibi olur. Kararlar demokratik bir şekilde konsensüs ile alınır. Yukarıdan aşağıya liderlikten, belki de acil bir durumda, grubun kaygısı ve refahı için gerekli olmadıkça, genellikle kaçınılır. Yatay yapı içerisinde, grubu hedeflerine doğru ilerletmeye yardımcı olabilecek liderler ortaya çıkar. Herkesi dahil ederek ve liderlerin ortaya çıkışını kabul ederek, grup tüm kaynaklarından faydalanabilir, bu da onu tüm kararların tek bir kişi tarafından alınmasından daha yaratıcı ve güçlü hale getirir.

Karar verme sırasında bağımsız düşünce teşvik edilir, ancak fikir birliğine varıldığında grup bir ekip olarak bir araya gelir ve ortak hedeflere ulaşmak için işbirliği içinde çalışır. Grubun tüm üyeleri devreye girer ve yardım eder ve birbirlerine empati duydukları için sorumluluklar grup arasında mümkün olduğunca eşit bir şekilde dağıtılır. Özgür ve açık tartışma, işbirliğini ve adil paylaşımı teşvik eder. Açıklık ve kişisel sorumluluğa vurgu yapan grubun tüm üyeleri, birbirlerinin refahını gözeterek yolculuğun güvenli hale getirilmesi sürecine katkıda bulunur.

Sadeleştirme ve ticarileştirmeye alternatif sunma arzusu, temel değer sisteminin bir parçası olduğu için gezi, hiçbir kurum veya kişinin maddi olarak fayda sağlayamayacağı şekilde yapılandırılmıştır. Bu nedenle, modelde, sponsor olan kulübe veya kuruma (varsa) gezi ücreti gitmez ve gezideki herhangi bir bireye gitmez. Gruplar halinde bir araya getirilerek yolculuk maliyetleri dağıtılır ve maliyetler düşük kalır.

Gezide meydana gelen öğrenme deneyimseldir: yaparak öğrenme. Uygun olduğunda, bilgili üyeler bilgi ve becerilerini daha az yetenekli olanlarla paylaşır, ancak resmi bir talimat yoktur. Potansiyel olarak, doğrudan deneyim yoluyla çok şey öğrenilebilir, ancak ne öğrenildiği ve öğrenilme hızı birey tarafından belirlenir.

Öğrenme olumlu yönde pekiştirilir. Üyeler birbirleriyle ilgilendikleri ve onları önemsedikleri için, yeni beceriler öğrenenler teşvik edilir ve övülür. Pozitif pekiştirme aynı zamanda hedeflere ulaşmanın verdiği tatminden de gelir: bir göle yürüyüş yapmak, bir dağın tepesine tırmanmak veya bir nehirde koşmak. Cezalandırılma korkusu veya düşük not alma korkusu gibi olumsuz teşvikler kabul edilemez. Grup üyelerinin bir hayvanı tuzağa düşürmedikçe veya yenilebilir bir bitki bulmadıkça yemek yemediği "hayatta kalma" tekniklerinin kullanılması gibi diğer olumsuz teşvikler de kabul edilemez.

Son olarak, doğal çevreye özen gösterilecek ve grubun tüm üyeleri çevre üzerindeki etkilerini en aza indirmek için çalışacaktı.



Kısa Tanım

Yukarıda açıklanan ortak macera modeli oldukça uzundur ve modeli bir cümleyle özetleyebilecek bir tanımın olması yararlıdır. Kısa tanımlar her zaman bir taviz olsa da, bunu açıklamanın olası bir yolu aşağıdadır:

Ortak bir macera gezisi, ortak hedefler için işbirliği içinde çalışan ve harcamaları, karar vermeyi ve sorumlulukları olabildiğince adil bir şekilde paylaşan iki veya daha fazla kişidir.

 


Modelin Sınırları

Açıklandığı gibi, ortak macera modeli aslında nasıl uygulandığı konusunda önemli bir alan bırakıyor. Daha sonra açıklanacak bir işlem olan filtrelemeye bağlı olarak farklı permütasyonları mümkündür. Yine de esnekliğine rağmen, bir yolculuğun sıradan bir macera olmaktan çıktığı sınırlar vardır. Felsefi temeline dayanarak, üç sınır belirginleşir:


Katılımcı Doğa. Ortak macera gezisinin katılımcı doğası, felsefi temelinin önemli bir parçasıdır. Sınır aşılmıştır ve geziyi bir kişi organize ettiğinde, planladığında ve yürüttüğünde artık sıradan bir macera gezisi olarak kabul edilmez.

Otokratik Liderlik. Ortak macera modeli, grubun tüm üyelerini karar verme sürecine dahil eder. Demokratik karar verme, tehlike anında (grubun üyelerinin birbirlerine gösterdikleri ilgi ve empati nedeniyle) anlık bir otokratik karar alma ihtiyacını ortadan kaldırmadığı gibi, grubun lidersiz olduğu anlamına da gelmez. Ancak liderlik otokratik olduğunda ve grup üyeleri kararlara katılmadığında ortak maceranın sınırı aşılır.

Maddi. Yaygın macera modelinin altında yatan iki değer, düşük maliyetli ve ticarileştirilmemiş açık hava deneyimleridir. Sponsor bir kurum veya kulüp (varsa) geziden para kazandığında, sınır aşılır ve gezi artık sıradan bir macera olarak görülmez. Grubun herhangi bir üyesi geziden para kazandığında da sınır aşılır. Her iki durumda da gezi, kâr amacı gütmeyen, ticari olmayan niteliğini açıkça kaybeder.


Dönem Gezisi Başlatıcının Kullanımı

Gezinin katılımcı doğası ve açık bir ortam nedeniyle, ortak bir macera grubunun tüm üyeleri karar verme sürecine katılır. Yine de gezi konsepti birisiyle başlamalı. Bir kişi gezi fikrini bulmalı ve ardından bunu diğerlerine duyurmalıdır. Bu, bir ilan panosuna bir gezi sayfası asmak, geziyi bir kulübün haber bülteninde listelemek veya bir internet sitesinde yayınlamak suretiyle başarılabilir.

Başlarda, ortak macera gezilerine katılanlar için bir sorun vardı: Geziye çıkan bir kişiye ne denilmeli? Geziyi başlatan kişiye "gezi lideri" denirse, gezidekiler "liderin" geziyi planlayacağını, organize edeceğini ve yöneteceğini varsayabilir. Ayrıca "gezi liderinin" gezinin tüm kararlarını vereceğini ve işlerin nasıl yapılacağı konusunda son sözü söyleyeceğini varsayabilirler.

Bununla birlikte, ortak bir macera gezisinde kararlar fikir birliği temelinde alınır. Bu nedenle, yaygın macera gezisi savunucuları, farklı bir şeylerin döndüğünü belirtmenin bir yolu olan alternatif bir kelime bulmak zorunda kaldı. Genel kullanıma giren kelime şuydu: gezi başlatıcı. Geziyi başlatan kişi, fikri ortaya atan kişiydi ve gezinin asıl sahibiydi. Ancak tüm katılımcılar gezi öncesi bir toplantıda bir araya geldiğinde, grup gezinin sahipliğini üstlendi. Grup, seyahati başlatan kişinin başlangıçta öngördüğünden farklı bir zamanda ayrılmaya karar verebilir. Geziyi başlatan kişi tarafından başlangıçta önerilen gezinin yerini değiştirmeye bile karar verebilirler.

Uygulamada, ortak bir macera gezisi sürerken, geziyi başlatan kişi genellikle liderliğin çoğunu yapan kişiydi, ancak grubu kararlara dahil etti ve başka bir liderin daha uygun olabileceği durumlarda kenara çekilmeye hazırdı. Geleneksel yöntemlerden oldukça farklı bir liderlik biçimidir ve "yolculuk başlatıcı" ayrımının yapıldığı önemli bir yol haline gelmiştir.


Yardımsız ve Yardımlı Ortak Macera Kavramı

Yıllar geçtikçe, iki temel ortak macera türü gelişti. Arkadaşlar arasında bir gezi durumunda olduğu gibi, ortak macera herhangi bir desteğin yokluğunda gerçekleşiyorsa, o zaman bu makalenin amaçları doğrultusunda, buna "desteksiz" veya "yardımsız" ortak macera gezisi diyeceğim (bkz. ayrıca Watters, 1999). Bir kulüp veya kuruluş bir şekilde destek sağladığında buna "destekli" ortak macera denir. Destek, gezilere çıkmak için gönüllüler organize etmekten, ortak macera gezileri için minibüs veya ekipman sağlamaktan, geziyi başlatanlar için ücretsiz veya düşük maliyetli ekipman gibi teşvikler sağlamaktan veya gezileri başlatmak için ücretli personel sağlamaktan oluşabilir. Her ikisi de ortak macera modelinin meşru varyasyonları veya uygulamalarıdır.


 Modelin Uygulamaları

Ortak macera modelinin bir dizi farklı olası uygulamasına (bir dizi soru olarak sorulmuş) bakalım ve modelin parametrelerine uyup uymadıklarını belirleyelim.

Geziyi başlatan kişi, ortak macera sürecini açıklamaya ve yönlendirmeye yardımcı olacak bir kaynak kişi veya kolaylaştırıcı olarak hareket edebilir mi?

Evet. Aslında, altta yatan değerler sistemine baktığınızda, ortak maceralarda yer alan al-ver sürecine rehberlik edecek birinin bulunması arzu edilir. Grubun üyeleri ortak macera ilkelerini anlamayabilir. Gezi ilerledikçe süreci açıklayabilen ve örnek teşkil edebilen bir kişi, grup için paha biçilmez bir kaynaktır. Ayrıca, birçok bireyin kişisel değer sistemi, ortak macera sisteminden farklı olabilir. Günlük yaşamda, sıradan macera gezilerinde devam eden süreçlerle eşleşen çok fazla girişim yoktur. Grubun bir veya daha fazla üyesinin küçük bir rehberliği, ortak macera gezilerinin sorunsuz geçmesinde uzun bir yol kat edebilir.

Gruplar yaygın macera gezilerinin nasıl işlediğini tam olarak anlamadığında sorunlar ortaya çıkabilir. Örneğin, grubun iyiliğinden çok kendi çıkarına göre motive olan grubun bir üyesi, kendini ifade etme hakkını abartmaya ve gruba fikirlerini kabul ettirmeye çalışabilir. Ortak macera sisteminin altında yatan değerlere aşina olan bir gezi başlatıcısı, bu bireylere, grubun diğer üyelerine yönelik empatinin her zaman bağımsız ifade ve kişisel çıkarları yumuşattığını hatırlatabilir.

Ortak macera gezilerinde meydana gelen demokratik süreçler asla kolay değildir. Uzun yıllardır ortak macera gezilerine katılan Jim Rogers (röportaj, 6 Ekim 1999) şöyle diyor: "Bu zor bir iş. Doğruyu söylemek gerekirse, insanlara ne yapacaklarını söylemek çok daha kolay." Rogers daha iyi söyleyemezdi. Konsensus karar verme zor ve genellikle dağınık bir iştir. Otokratik bir lider olmak ve tüm kararları vermek çok daha kolay. Yine de, ortak macera ilkelerini kullanarak, kapsayıcı olarak, grup içindeki bireyler birbirleriyle işbirliği içinde nasıl çalışacaklarına dair paha biçilmez dersler öğrenirler. Süreç, yaratıcılığı besler ve grubun kararlar almasına ve bunları yalnızca bir kişinin yapmasından çok daha güçlü eylemler gerçekleştirmesine izin verir. Ve sürece herkes dahil olduğu için yolculuğu çok daha güvenli hale getirir.

Ortak macera sürecini kolaylaştırmaya yardımcı olan kişinin mutlaka geziyi başlatan kişi olması gerekmez. İnsanlar daha yaygın macera gezilerine çıktıkça, bunun nasıl çalıştığını daha iyi öğrenecekler ve gelecekteki gezilerin katılımcıları ve bu gezilerde eşit ortaklar olarak süreci kolaylaştırmaya yardımcı olabilirler. En iyi geziler, herkesin sürecin nasıl işlediğini bildiği ve herkesin birlikte çalıştığı gezilerdir. Ancak gerçek hayatta, resme her zaman yeni insanlar giriyor. Bu iyi bir işaret. Bu, ortak macera gezisi programının çalıştığı anlamına gelir, ancak aynı zamanda süreci açıklamak, kolaylaştırmak ve modellemek için bir veya daha fazla kişinin bulunması gerektiği anlamına gelir.

Sponsor kuruluş, gezi başlatıcıları sağlayarak ortak macera gezilerini teşvik edebilir mi? Geziyi başlatanlar tazminat alabilir mi veya kısmen ödenen masraflar veya ücretsiz veya ucuz ekipmana erişim gibi bir tür somut fayda alabilir mi?

Evet. Dikkatli bir şekilde yapılırsa, geziyi başlatanlar için tazminat şeklinde bir sübvansiyon, ortak macera modelinin kabul edilebilir bir uygulamasıdır. Modelin tanımındaki veya altında yatan değer sistemindeki hiçbir şey, sübvansiyonlu geziler fikrine aykırı değildir. Aslında, kurumsal ve bazı kulüp ortamlarındaki ortak macera gezisi programları, konseptin başlangıcından bu yana şu veya bu şekilde sübvanse edilmiştir. Üniversitelerin çoğu açık hava programları, düzenli olarak çok yönlü başlangıç ve orta düzey ortak maceracı gezileri seçmek için ücretli personel veya bir gönüllü havuzu kullanmayı gerekli bulmuştur.


Bir sübvansiyon sağlamak için bu tür programlara değer. Program koordinatörleri genellikle ortak maceraya atfedilen değerlerle eşleşen kişisel bir değer sistemine sahiptir ve sistemin güçlü faydalarını kendileri için deneyimledikten sonra, onu ellerinden gelen her şekilde desteklemek isterler.

Bununla birlikte, personele grubun gezi fonlarından ödeme yapılırsa, ortak macera çizgisi aşılmış olur. Bu, maddi sınırı aşar ve geziyi rehberli veya eğitici gibi başka bir modele taşır. Gezi başlatıcılarına sağlanan her türlü destek, kar amacı gütmeden yapılmalıdır ve onları kuruluşun genel bütçesinden sübvanse etmelidir.

Oregon Üniversitesi'nden Dan Geiger, Büyük Kanyon Ulusal Parkı'nın ticari olmayan taraf tanımının bu yaklaşıma daha fazla güvenilirlik kazandırdığına dikkat çekiyor. Parkın kullandığı ölçütler, temelde gruptan değil kurumdan tazminat alan bir gezi başlatıcısı ile ortak bir macera gezisini tanımlar: bir eğitim kurumundan veya kar amacı gütmeyen bir kuruluştan istihdam, ancak doğrudan parti üyelerinin katkılarıyla değil.” (Büyük Kanyon Ulusal Parkı)

Tazminat sağlanabilse bile, gezileri başlatan herhangi bir açık hava programı personeli katılımcı olarak bunu yapmaya devam eder. Gezi lideri veya rehber olmak için değil, ortak macera sürecini kolaylaştırmaya yardımcı olmak için tazminat alıyorlar. Gezi hâlâ grubun kontrolü ve mülkiyetindedir ve herkes karar vermede pay sahibidir. 

Bir kuruluşun tazminat fikrini çok ileri götürmemesi önemlidir. Bu yapılırken, başarılı programların çoğu, başlatıcılara tazminat sağlamayı mümkün olduğunca en aza indirir. Başlatıcılar, uygun ve mümkünse, tazmin edilir, ancak asıl vurgu hala gönüllü katılım üzerine yapılır. Ortak macera gezilerinin önemli bir özelliği, insanların kendilerinden vermeye istekli olmalarıdır. Bir program veya kulüp, insanların bir gezi başlattıkları takdirde somut bir faydaya hak kazandıklarını düşündükleri bir ortam yaratmak istemez. Kendilerine para ödenmesi gerektiğini hisseden insanlar, sıradan maceralara çok fazla olumsuz yük getirirler. Nihayetinde, seyahati en iyi başlatanlar, zamanlarını özgürce ayıran ve açık havada başkalarıyla paylaşmaktan zevk alan insanlardır.

Bazı kurumlar, seyahat başlatıcıları için ödeme yapmaz veya herhangi bir teşvik sağlamaz. Tüm gezilerin gönüllüler tarafından başlatılması ve hiçbir ekipman veya kamyonet sağlanmaması nedeniyle yasal sorumluluk azalır. Bununla birlikte, bir açık hava programının düzenli maaşlı personeli bir gezi başlatırsa - herhangi bir tazminat almasa bile - sorumluluk muhtemelen azalmaz. Daha sonra bunun hakkında daha fazla bilgi.

Kolejler ve üniversitelerin aksine birçok kulüp, yardımsız ortak macera gezilerinin ek sorumluluk avantajından yararlanabilir. Kulüplerin büyük çoğunluğu tamamen gönüllülerden oluşuyor. Kulübün memurları ve gönüllüleri, gezi yapmaktan kesinlikle hiçbir somut fayda sağlamazlar: ücret yok, ekipman yok, gezi masraflarının geri ödenmesi yok. Herhangi bir fayda tamamen içseldir: başkalarına yardım etmenin ve onların dışarıdaki sevgilerini paylaşmanın keyfi. Sorumluluk avantajı nedeniyle American Whitewater Üyeliği, kulüplerin gezilerini ortak maceralar olarak gerçekleştirmelerini tavsiye ediyor. Giderek daha fazla dağcılık, bisiklet, nehir koşusu ve genel açık hava kulüpleri, gezi programlarına benzer ilkeleri dahil ediyor.1

Geziyi başlatan kişi lider olarak hareket edebilir mi?

Otoriter bir lider olarak değil ama grubun hedeflerine doğru ilerlemesine yardımcı olacaksa evet. Uygulamada geziyi başlatan kişi muhtemelen gezideki en bilgili ve yetenekli kişidir. Yürüyecekleri yolu veya koşacakları nehri biliyor olabilir. Ne de olsa gezi fikrini ortaya atan kişi o. Ancak ortak macera liderliği ile diğer liderlik biçimleri arasında temel bir fark vardır: grubun diğer üyelerini karar verme sürecine dahil eder. 10 millik bir yürüyüş planı, grup bunu planlama toplantısında konuştuğunda ve daha az iddialı bir şey yapmaya karar verdiklerinde 5 millik bir yürüyüş olarak değiştirilebilir. Gezi çeşitli aşamalardan geçerken, grup üyeleri ağırlığını koydukça gezinin diğer bölümleri de değişebilir. Bu, değişen çevresel ve grup dinamiklerine yanıt veren esnek bir liderlik biçimidir.

Diğer programlama sistemlerinden bir diğer temel fark, geziyi başlatanın, yolculuktaki durumlar değiştikçe kenara çekilmeye hazır olması ve liderlik rolünün başka bir kişi tarafından daha uygun bir şekilde doldurulmasıdır. Örneğin, grubun bir veya daha fazla üyesi yaralanırsa, gruptaki bir hemşire liderliği devralabilir ve grubu ilk yardım ve tahliye yöntemlerinde yönlendirebilir. Grup minibüsü bozulursa, güçlü bir mekanik geçmişe sahip bir kişi görevi devralır.


 Geziler lidersiz olabilir mi?

Evet. Model bunu dışlamaz, ancak pratikte alışılmadık bir durumdur. Yolculuk küçük olmalı -muhtemelen iki ya da üç- ve grubun her bir üyesinin yetenekleri birbirine çok yakın olacaktı. Uygulamada, birbirine yakın gruplarda bile, her zaman diğerlerinden biraz daha fazla deneyime sahip biri vardır. Büyük ölçüde özgür ve açık bir ortam mevcut olsa da, daha deneyimli kişi biraz daha fazla liderlik rolü üstlenme eğilimindedir.

Sıradan macera gezilerinin lidersiz olduğu fikri bir yanılgıdır ve bunda kısmen sorumluluk üstlenmem gerekir. 1980'lerin ortasındaki bir makalemde (Watters, 1985) "lidersiz" terminolojisini kullandım ve geriye dönüp baktığımda bu yanılgıyı destekledim.


Yolculuk boyutlarının küçük olması gerekiyor mu?

Evet. Modele bakarsanız, katılım ve işbirliği onun önemli yönleridir. Yolculuk boyutu arttıkça, grubun bir takım olarak çalışması giderek daha az pratik hale gelir. Her şeyin zorluğu artar: planlama, organize etme ve ortak karar verme. Bir grup kritik kitleye ulaştığında, ortak macera pratik olmaz.


 Seyahat masraflarının eşit olarak paylaşılması gerekiyor mu?

Çoğu durumda, evet, ancak zorunlu olarak değil. Adalet ve hakkaniyet de modelin önemli yönleridir. Birisi kendi aracını kullanıyorsa, özellikle grup uzun bir yolculuğa çıkıyorsa, o kişinin aracı aşınma ve yıpranmaya maruz kalacaktır. Böylece grup, sürücünün yolculukta diğerlerinden daha az ödeme yapmasına karar verebilir. Grup tarafından kullanılacak ekipmanı bir kişi sağlıyorsa aynı karar alınabilir. Sürecin önemli kısmı, kararı geziyi başlatan kişinin veya herhangi bir kişinin değil, grubun vermesidir. Grubun bir üyesi olan sürücü hakkında herkes endişeli. Onunla empati kuruyorlar ve pisi grubuna daha küçük bir katkının adil ve hakkaniyete uygun bir şey olduğu konusunda hemfikirler.

Gezi başlatıcıları veya gezi katılımcıları için eğitim sağlanabilir mi?

Evet. Yaygın macera gezisi konseptleri pek çok insan için yeni olduğu için, insanları sistemle tanıştıran bir tür eğitim veya öğretim oturumları sağlamak yardımcı olur. Bununla birlikte, eğitimin ortak macera gezisi programlamasıyla sınırlandırılması gerekmez. Ayrıca ilk yardım, güvenlik ve kurtarma ve açık hava rekreasyonunun diğer yönlerinde de sağlanabilir. Katılımcılar ve geziyi başlatanlar için her türlü eğitim, gezileri daha güvenli hale getirmeye yardımcı olur.


 Yine de dikkatli olunmalıdır. Bireyler, bir kez eğitim aldıktan sonra, doğal olarak ortak bir macera gezisinde daha fazla liderlik rolü üstlenebilirler. Bununla birlikte, bazen, özellikle yeni eğitilmiş olanlar arasında, her şeyi bildiklerini düşünme ve daha otoriter bir liderlik tarzı benimseme, grup içindeki herhangi bir alışverişi devre dışı bırakma eğilimi vardır. Herkes hata yapabilir, ancak yeni eğitilmiş kişiler hevesleri ve deneyimsizlikleri nedeniyle genellikle daha fazla hata yaparlar. Ortak bir macera ruhu artık hüküm sürmezse ve eğitimli kişi otoriter bir lidere dönüşürse, tehlike gizlenir.

Bu nedenle, sponsorluk yapan kulüplerin ve organizasyonların gerçekten herkesin akıcı ve katılımcı liderlik fikirlerini anladığından emin olması gerekir. Yaygın macera gezisi sürecinin en büyük güzelliklerinden biri, grubun aşırı istekli üyeleri üzerinde ılımlı bir etki sağlamasıdır.


Sponsor bir kurum veya kulüp, gezileri başlatmadan önce gezi başlatıcılarının belirli türlerde eğitim almasını şart koşabilir mi?

Evet, modelde makul bir şekilde uygulanan eğitim gerekliliklerini yasaklayacak hiçbir şey yoktur. Bazı gezilerde, sponsor kurum ve kulüp, belirli gezileri başlatmak için insanlardan bir tür eğitim veya eşdeğer bir geçmiş deneyime sahip olmalarını istemeyi uygun bulabilir. Örneğin, bir program kürekli sallarda tekne kaptanı olarak görev yapan kişilere eğitim vermek isteyebilir. Veya bir kulüp geziyi başlatan kişinin veya gezideki en az bir kişinin ilk yardım eğitimi almasını şart koşabilir.

Ancak bir açık hava programı bu yolda dikkatli bir şekilde ilerlemelidir. Sadelik aynı zamanda ortak maceraların altında yatan önemli bir değerdir. İlk yaygın macera savunucuları, bazı kulüplerin ve kuruluşların üyelerin gezilere çıkmalarına izin verilmeden önce talep ettiği aşırı kurallara ve sertifika gerekliliklerine isyan ettiler. Ortak maceralar, tüm bunlara canlandırıcı bir alternatifti. Sıradan macera destekçileri, insanların kendilerini ve yeteneklerini değerlendirirken temelde dürüst olabileceğine inanıyorlardı. Bu ruh hala canlı ve iyi ve kesinlikle yardımsız ortak macera gezilerinde tamamen mevcut: herkes herhangi bir geziye çıkabilir.

Ortak macera gezilerine tamamen ücretsiz ve açık erişim, iki nedenden dolayı bir şekilde yumuşatıldı: katılımcılar için endişe (sistemin başka bir değeri) ve yasal sistemin gerçekleri. Yardımlı bir ortak macera gezisi programında, özellikle kolejler sorumluluktan muaf değildir ve bazen katılımcılar için endişe duymadan bir eğitim gerekliliği tesis edilir. Ayrıca, program koordinatörlerine, model olarak hizmet edebilecek ve ortak bir macera gezisinin işbirlikçi sürecine rehberlik etmeye yardımcı olabilecek kişilerin gezide olduğu konusunda güvence vermeye yardımcı olur. Ancak ölçülü yapılmalıdır. Esnek olmalı ve gruba alternatif yaklaşımlar geliştirme özgürlüğü verilmelidir. Eğitim programları, çalışma kuralları ve sertifikasyon gereklilikleri, katılım için engeller oluşturabilir ve oluşturabilir ve ortak macera felsefesine aykırıdır.


Sponsor bir kurum veya kulüp, organizasyonu belirli gezi türleriyle yasaklayabilir veya sınırlandırabilir mi?

Evet, ortak macera tüm insanlar için her şey olmak zorunda değildir. Modeldeki hiçbir şey, kulüplerin veya organizasyonların yalnızca belirli gezi türlerini desteklemesini engellemez: yalnızca başlangıç gezileri, yalnızca kano gezileri, yalnızca yürüyüş gezileri vb. , çünkü daha az sorumluluk hedefidirler. Bir kolej veya kurum için durum farklıdır. Bir davacının avukatı için bol cepleri ve büyük ödül olasılığı olan büyük bir hedeftirler.

Pratik bir düzeyde, paraşütle uçurumlardan atlama veya Alaska Sıradağları'nın çığlarla dolu kuzey yüzlerine tırmanma gibi bazı yüksek riskli girişimlere sponsorluk yapmak muhtemelen bir üniversitenin çıkarına değildir. Yeterince yüksek riskli faaliyetlere sponsor olunursa, ortalamalar yasası eninde sonunda yetişir. Bir kaza meydana geldiğinde, bir dava açılır.

Bir davanın duygusal ve mali maliyetinin ötesinde bile, kamuoyu baskısı ve açık hava programı dışındaki siyasi güçler güçlü ve kayıtsızdır. Yaygın macera kavramları hakkında çok az şey bilen ve yasa koyucuların ve genel kamuoyunun kaprislerine karşı sorumlu olan üst düzey yöneticiler, daha fazla kötü tanıtımdan kaçınmak için programı kapatabilirler. Bunun kimseye pek bir faydası olmaz.

Çoğunlukla, yardımlı ortak macera gezileri, algılanan riskin gerçek riskten daha yüksek olduğu ve risklerin makul olduğu başlangıç ve ara geziler için en iyi sonucu verir. Aslında araştırmalar, voleybol, futbol, futbol vb. gibi geleneksel açık hava sporlarından daha az olduğunu gösteriyor.

İşin özüne inildiğinde, başlangıç ve ara faaliyetleri sağlamak veya kolaylaştırmak çoğu organizasyon ve kulüp programının var olma sebebidir. Benzer ilgi alanlarına sahip insanların bir araya gelip yeniden yaratmalarını sağlamak, yeni insanları dışarıyla tanıştırmak ve dışarıda öğrenme fırsatları sağlamak için oradalar. Riskli yolculuklar yapma arzusu olan yüksek deneyimli bireyler, benzer düşünen diğer insanlarla kendi başlarına yapabilirler. Bunu yapacak beceri, bilgi ve donanıma sahipler.

Bu, yaygın macera ilkelerinin gelişmiş gezilerde kullanılmaması gerektiği anlamına gelmez. Aslında, daha kolay yolculuklarda öğrenilen yaygın macera teknikleri, gelişmiş, oldukça riskli yolculuklarda gerçekten işe yarayabilir ve önemli ve hayat kurtarıcı faydalar sağlayabilir. Gelişmiş bir birey, işbirlikçi ve katılımcı karar verme becerilerini kullanarak tehlikeli girişimlerdeki riskleri azaltabilir. Bir organizasyon veya kulüp, devam edip sporun öncüsü olabilecek birkaç kişiye önemli bir eğitim hizmeti veriyor.


 Kimlerin katılacağına sınırlamalar getirilebilir mi?

Evet, özellikle çocuklar söz konusu olduğunda. Ortak macera modeli, dikkatlice uygulanan bazı kısıtlamaları yasaklamaz. Ortak bir macera gezisinin ana fikri, herkesin gezinin ne hakkında olduğunu ve içerdiği riskleri anlaması. Çocuklardan kendilerini neyin içine soktuklarını tam olarak kavramaları beklenemez. Yetişkin liderlerin rehberliğine ihtiyaçları var.

Çocukların ebeveynleri ile birlikte ortak macera gezilerine çıkmaları mümkündür. Aileler genellikle kulüpler ve organizasyonlar tarafından sunulan gezilere katılmak isterler. Ancak, çocuklar devreye girdiğinde ve sorumluluk arttığında, ortak macera kavramı karışır. Çocukların ortak macera gezilerine çıkmasına büyük bir ihtiyatla yaklaşılmalıdır. Bu, yaygın macera tekniklerinin çocuklarla kullanılamayacağı anlamına gelmez. Onları geziyi planlamaya dahil etmek ve geziye yardımcı olmak, ortak macera kavramlarını öğrenmelerine yardımcı olur, ancak genel olarak doğru kararları vermelerine yardımcı olmak için deneyimli liderliğe ihtiyaçları vardır.

Yetenek düzeylerine de sınırlar konulabilir. Örneğin, Somon gezisinin Orta Çatalı'ndaki bir kayak gezisinde, geziyi başlatan kişi, kaydolanların eskimo roll bilip  bilmediklerini sorabilir. Grand Teton'a tırmanırken, geziyi başlatan kişi, tüm katılımcıların emniyet alma ve tırmanma becerileri konusunda iyi uygulamalı bilgi sahibi  olmasını isteyebilir. Yolculuktan önce bir araya gelen grup, önceden belirlenmiş gereklilikleri tartışmalıdır. Ortaya çıkardıktan sonra değişiklikler meydana gelebilir, ancak sonunda varılan şey, grubun ortak çabalarının ve herkesin anlayıp benimsediği gezi yaklaşımının sonucu olacaktır.

Ayrıca gezilerin üyelik sınırlamaları olabilir. Kulüplerin gezileri üyeleriyle sınırlaması gerekebilir. Okullar, kurumsal politika nedeniyle gezileri kayıtlı öğrencilerle sınırlamak zorunda kalabilir, ancak birçok okul topluluğa açık olduklarında bir kamu imajı avantajı elde ettiklerini görecektir. Bazıları ayrıca topluluk üyeleri, katılımları nedeniyle fon toplama programlarına bağışta bulunmaya istekli olduklarında mali bir fayda elde ederler.


Son olarak, ortak macera gezileri, özellikle yardımlı ortak macera gezileri, yalnızca bir muafiyet veya feragat formu imzalamaya istekli olanlarla sınırlandırılabilir. Özenle hazırlanmış izin belgeleri mahkemede geçerliliğini korur ve kurumlar ve kulüpler herkesin bunları imzalamasını isteyerek kendilerini korumak için çok şey yapabilir.

Ancak bazı sınırlar kabul edilemez. Kurumsal olarak desteklenen ortak macera gezilerinde, gezilerin bir arkadaş grubuyla (bazen kapalı geziler olarak adlandırılır) sınırlandırılması veya gezinin belirli ırk veya etnik gruplarla sınırlandırılması uygun olmaz. Bunu yapmak, ilgi, açıklık ve empati gibi felsefi temelleri ihlal eder.


Sponsor olan kulüp veya kurum ortak bir macera gezisinden para kazanabilir mi?

Hayır. Kurum veya kulüp ortak bir macera gezisinden para kazanıyorsa, ticarileştirilmemiş kalmanın altında yatan değeri ihlal ediyor demektir. Ancak, meşru seyahat masrafları varsa, bir kulüp veya okul geri ödenebilir. Adil ve hakkaniyetli bir gider paylaşımı, ortak macera gezilerinde kiracıdır ve sponsor kuruluş bazı harcamalar yaptıysa, bu giderlerin karşılanması kesinlikle caizdir. Kuruluş, ortak macera gruplarının kiralayabileceği bir ekipman havuzuna sahip olabilir. Ancak grubun özgür bir seçimi var. Ekipmanı başka bir yerden daha ucuza kiralayabileceklerine karar verirlerse, bunu yapmakta özgür olmalıdırlar.


Ortak macera partisinin bir üyesi geziden para kazanabilir mi?

Hayır. Yolculuktaki biri para kazanırsa, bu, sıradan bir macera gezisinin maddi sınırını aşar. Adalet adına, grup bir bireye kendi kişisel teknesinin veya grubun ihtiyaç duyduğu diğer ekipmanların kullanımı için ödeme yapmaya karar verebilir, ancak bu bir kişi tarafından değil, grup tarafından verilen bir karardır. Bir grup üyesine ödeme yapılması, bazı arazi yönetim kurumları tarafından kabul edilmediğinden ve rehberli bir gezi alanına adım atmaya başladığından, büyük bir dikkatle yapılmalıdır.

Sorunu önlemek için, ekipmanı üçüncü bir şahıstan kiralamak daha iyi olabilir - veya kiralamak seyahati daha pahalı hale getiriyorsa, grup kendi aralarında bağış toplamaya karar verebilir ve kişiye bir hediye veya hediye çeki verebilir. gezinin tamamlanması. Yine adalet ve hakkaniyet kiracısı devreye giriyor, ancak gezi üyeleri tarafından sağlanan bağışlar tamamen gönüllü olacak ve gezi masraflarının bir parçası olmayacak.


Bir kulüp üyelik ücreti talep edip yine de ortak bir gezi programı yürütebilir mi?

Evet. Kulüp aidatlarının belirli bir seyahatle hiçbir ilgisi olmadığı için, altta yatan değer sisteminin hiçbiri bunu dışlamaz. Üyelik ücreti, kulübün var olmasında faydalı bir amaca hizmet eder ve böylece üyelere ortak macera gezilerinin sunulabileceği bir platform sağlar. (Belirli bir anlamda, birçok kolej açık hava programının var olma şekli budur. Öğrencilerin akademik olmayan hizmetler - okul içi, eğlence, danışmanlık vb.) üyelik ücreti türü, açık hava programını sübvanse etmeye gider.)

Bununla birlikte, aidatlar bir seyahatin parçası olarak dahil edildiyse veya belirli bir seyahatten gelen para kulübün hazinesine gittiyse, o zaman maddi sınır aşılır ve seyahat artık sıradan bir macera değildir.


 Filtre Kavramı

Bazı açık hava eğitimcileri, yukarıda açıklanan ortak macera modelinin çeşitli uygulamalarına bakabilir ve bunun kendi kavram anlayışlarına uymadığını görebilir. Uyuşmazlığın iki nedeni vardır. Birincisi, hiç kimse modeli dikkatli bir şekilde tanımlamadı ve ikincisi, dış etkenler orijinal modelin algılarını değiştirdi. Son çeyrek yüzyılda, model anlayışımız büyük ölçüde dış etkiler tarafından şekillendirildi, bu etkiler diğer dış mekan programlama modellerini de şekillendiriyor ve değiştiriyor.

Yaygın macera literatürüne bakıldığında, en etkili tek faktörün yasal sorumluluk olduğu açıktır (Watters, 1999). Sorumluluk, özellikle kurumsal ortamlarda yaygın bir etkiye sahip olmuştur.

Bu yazının hatırına, modellerin dış etkenlerle değiştirildiği süreci tanımlayan "filtre" terimini tanıtıyorum. Filtre, bilgisayar veritabanı programlamasından ödünç alınan bir terimdir. Veritabanları, bir filtrenin etkisi altına alındığında, yalnızca belirli bilgilerin veya verilerin geçmesine izin verilecek şekilde değiştirilir.

Ortak maceraya tarihsel bir perspektiften bakıldığında, modeli birçok açık hava eğitimcisinin aşina olduğu daha kısıtlayıcı biçimine değiştiren sorumluluk filtresidir:


Ortak Macera Değer Sistemi—> Model —> Yasal Filtre —> Modelin Uygulanması

Genellikle ortak macera modeliyle ilişkilendirilen en kısıtlayıcı uygulamalardan bazıları, yasal filtre tarafından oluşturulmuştur. Kısıtlı uygulamalar şunlardır: (1) Seyahate çıkan hiç kimseye kurum veya kuruluş tarafından ücret ödenemez; (2) gezinin tüm üyeleri, yetenek seviyelerinde nispeten yakındı; (3) gönüllüler program tarafından eğitilemez, (4) grubun tüm üyeleri tamamen aynı ücreti ödemek zorunda kalır; (5) hiçbir yaş veya başka türde sınırlama uygulanamaz, (6) kurum veya kulüp tarafından dışarıdan rehberlik sağlanamaz; ve (7) hiç kimse liderlik rolü üstlenemez.

Tüm bu kısıtlayıcı yorumlar, modelin kendisinden değil, yasal filtreden geldi. Özellikle, doğrudan yasal filtreden gelen bir işletim prosedürü, açık hava programının bir personelinin seyahatte olması durumunda, grubun diğer üyelerine gönüllü olarak herhangi bir bilgi vermemesi gerektiği önerisiydi. Bu prosedür, bir açık hava programı (Soule) için hazırlanan bir sorumluluk belgesinde önerilen yasal bir savunma mekanizmasıydı. Bu, bir sal gezisine çıkan bir açık hava programı personelinin, diğer tekne üyelerinin kürek vuruşlarını geliştirmelerine veya akıntıları okumayı öğrenmelerine yardımcı olamayacağı anlamına geliyordu. Ve tekneleri nehirdeki en büyük sirkülasyon deliğine doğru gidiyorsa, personel diğerlerini tehlikeleri konusunda uyaramazdı.

Bu öneri elbette gülünçtü. Endişe ve empati ortak macera felsefesinin bir parçası olduğundan, sistemin üzerine inşa edildiği ilkelere aykırıydı. Bununla birlikte, sorumluluğun ne kadar etkili olduğunun dramatik bir örneğidir, o kadar ki bazı prosedürler sağduyunun ötesine geçmiştir.

Ortak macerayla bağlantılı pek çok dogma - ve pek çok şey vardı - yasal filtreden geliyordu. Adil paylaşım yerine giderlerin tam olarak eşit paylaşımını gerektiren yasal filtreydi. Bir kurumun ortak maceraları tazminat veya teşvik sağlayarak sübvanse edemeyeceğini söyleyen yasal filtreydi. Normal bir açık hava programı çalışanı seyahate çıkarsa, bunu kendi izin gününde yapmak zorundaydı. Yaygın macera gezisi savunucuları, bunları ve diğer prosedürleri vaaz ettiler ve programlar daha az kısıtlayıcı başka yöntemler kullanmaya çalışırsa, azarlandılar.

Jim Rennie, 1984 tarihli bir makalesinde, insanların yasal filtre tarafından yaratılan ortak macera dogmasını tatmin etmek için nasıl büyük çaba sarf ettiğini anlatıyor. Ortak macera gezilerine katılan bizler, modele ve yasal yorumların onu kurumsal bir ortamda neredeyse işe yaramaz hale getirdiğine dikkatli bir şekilde baksaydık, kendimizi birçok baş ağrısından kurtarabilirdik.

Filtrenin uygulanma biçiminde bir sorun olduğunun ilk göstergesi, Idaho Eyalet Üniversitesi Açık Hava Programını içeren ortak bir macera davasıydı. Programın yöneticisi, grubun bir üyesinin yaralandığı bir dağcılık gezisindeydi. Kişi, üniversiteye dava açtı (Walsh - Idaho Eyalet Üniversitesi). Üniversite avukatları, gezi sırasında müdüre maaş ödenmediğine dair kanıt sunduğunda, yargıç bunu görmezden geldi. Yönetmenin işi normal 8 ila 5 iş gününün ötesine geçti. Dava üniversite tarafından kazanıldı, ancak başka nedenlerle kazanıldı, ortak macera gezileri bilgisi ve aralarında gezinin gönüllü doğası yüksek.

Mahkeme davasının anlamı, en azından kurumsal bir ortamda, gezi başlatanların tazminatının sorumluluk açısından herhangi bir fark yaratmadığıydı. (Ancak, kulüple bağlantılı hiç kimsenin ödeme almadığı ve kulüp üyelerinin tümünün açık hava eğitimi alanıyla ilgisi olmayan işlere sahip olduğu bir kulüp durumunda fark yaratabilir.) Bir fark yaratmayacaksa, neden olsun ki? ? Yine de, kavramla ilişkilendirilen dogma nedeniyle, bugüne kadar varsayılan bir ortak macera gereksinimi olmaya devam ediyor.

Her programın, özellikle de bir kurumun parçası olanların yapması gereken, modelle başlamak, kurumun avukatıyla konuşmak ve modelin temel felsefesine sadık kalan ve yine de gereksinimlerini karşılayan ortak macera gezileri yürütmenin bir yolunu bulmaktır. üniversitenin sorumluluk ihtiyaçları. Başka bir deyişle, yasal filtreyi uygulayın, ancak rasyonel olarak uygulayın. Gönüllü ve katılımcı doğası nedeniyle, ortak macera, bir açık hava programına en düşük sorumluluk şeklini verir ve aynı zamanda katılımcılarına en yüksek içsel değeri sağlar. Katılım güvenliği nedeniyle, aynı zamanda en güvenliler arasında olduğunu da eklemeyi göze alabilirim. Ortak bir macera gezisi programı güvensiz ve tehlikeli bir girişim olsaydı, şimdi 30 yıl ve on binlerce katılımcıdan sonra bilirdik.

Eğitim Filtresi

Modelin nasıl uygulandığı üzerinde büyük etkisi olan diğer filtre eğitim filtresidir. Gönüllü eğitimi, bilgilendirici broşürler ve videolar sağlamak, açık hava programlarının başkalarına konsepti öğretme yollarından bazılarıdır. Ancak konsepti öğrenmenin en iyi yolu, insanların ortak macera gezilerine doğrudan katılmalarıdır. Ortak macera gezileri aracılığıyla katılımcılar işbirliği, ekip çalışması, katılımcı karar verme gibi günlük yaşamdaki tüm değerli becerileri öğrenirler.

Ortak macera konseptinin ilk destekçilerinden bazıları bir gezi tahtası asmayı savundu ve insanların çok az teşvikle geziler başlatmaya başlayacağını öne sürdü. Program, büyük ölçüde katılımcıların kendileri tarafından teşvik edilerek gelişecektir. Bu, zamanlarını ayırmaya istekli deneyimli veya yarı deneyimli insanlardan oluşan bir havuzun olduğu bazı yerlerde mümkün olabilirdi, ancak çoğu alanda mümkün değildi. Görünen o ki, programların potansiyel gezi başlatıcı havuzlarından yararlanabileceği alanlarda bile, konseptin gelişmek için beslenmeye, teşvik edilmeye ve desteğe ihtiyacı vardı.

Sonuç olarak, bazı açık hava programları gönüllü programları geliştirmiş ve gezi başlatıcıları için eğitim ve diğer teşvikler sağlamıştır. Diğerleri, eksiksiz bir faaliyet yelpazesinin sunulduğundan emin olmak için gezileri başlatmak için düzenli olarak maaş alan personel kullanır. Ortak macera modelinin bu uygulamalarının tümü bir tür filtrelemedir. Daha önce de belirtildiği gibi, açık hava programlarının eğitim filtresini makul bir şekilde uygulaması gerekir. Geziyi başlatanlar kendilerine teşvik veya tazminat borçlu olduklarına dair bir tutuma sahipse, o zaman ortak maceranın gönüllü ruhunun çoğu kaybolur. Bu, program koordinatörü açısından hassas bir dengeleme eylemidir: ortak bir macera programının bencillik ve cömertlik tonlarını korurken gelişebileceği bir sistem sağlamak.


Diğer Filtreler

Ortak macera modeli, diğer filtrelerden etkilenebilir. Normalde yasal filtre birincil filtredir ve çoğu kurumsal yönetici, sorumluluk endişelerinin ele alındığını hissettiklerinde mutlu olurlar. Ancak, bazı üniversitelerdeki idari işleyiş prosedürleri, yasal kaygılardan bağımsız olarak, bazı işlerin yapılmasını gerektirebilir ve idari bir filtre uygulanacaktır. Örneğin, bazı kolejler, ortak macera programı da dahil olmak üzere tüm öğrenci etkinlik programlarının yalnızca öğrenciler için olmasını şart koşabilir.

İdari ihtiyaçlara ek olarak, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'daki ortak macera programlarında en fazla etkiye sahip olan filtre, arazi yönetimi filtresidir. Arazi yönetimi ajansları, kar amacı gütmeyen grupları giderek daha fazla düzenlemektedir. Genellikle, yolculuk boyutu küçük olduğu ve kimse tazminat almadığı sürece, yaygın macera gezileri düzenlemeden kaçabilir. Ama her zaman değil. Doğru ya da yanlış, okul servis araçlarının kullanılması, grubun ortak bir macera olarak organize olmasına rağmen kurumdan çok fazla yardım aldığının ajansa sinyalini verebilir ve grubun özel izinler alması gerekebilir (Görüşme) Jim Rogers, 6 Ekim 1999). Kurallar acenteler tarafından daha iyi tanımlanana kadar veya mahkeme davaları kuralları açıklığa kavuşturana kadar kurumlar, belirli bölgelere seyahat ederken özel veya ticari olarak kiralanan araçlarla ulaşımı sınırlayan bir arazi yönetimi filtresi uygulamak zorunda kalabilir.

Arazi yönetim ajanslarının, gezilerin yapılma şeklini ve filtrenin ortak macera modeline uygulanma şeklini değiştirecek başka gereksinimleri olabilir. Ayrıca, farklı ajansların ticari olmayan grupları tanımlamada farklı yolları olduğundan, arazi yönetimi filtresi tutarlı bir şekilde uygulanamaz.

Son olarak, programın kendi uzun ömürlülüğünün ve mirasının filtreleme etkisi vardır. Her ne sebeple olursa olsun, herhangi bir genç açık hava programı kapatıldığında, bu bir kayıptır ve hissedilir. Ancak köklü bir programın kaybı daha da derinden hissediliyor. Bir program bir miras oluşturduğundan ve yıllar boyunca pek çok kişi bundan fayda sağladığından, programı riske atmaya maruz bırakmama sorumluluğu programın yöneticisindedir.

Bu özellikle kurumsal ortamlarda geçerlidir. Rehberli bir gezide bir kaza meydana gelirse, rehber kötü bir tanıtımla karşı karşıya kalır, ancak sorumluluk davasını karşılayacak sigortası vardır. Ve bir sorumluluk davası yüksek bir bedel çıkarsa da, şirketin sahibi olarak kalır ve şirket sahibi olarak faaliyetlerine devam edebilir. Ancak kurumsal bir ortamda bir kaza meydana gelirse, işler farklıdır. Rehberin aksine, bir Açıkhava program koordinatörü şirketin sahibi değildir ve programı, üzerinde çok az kontrole sahip olduğu yetkiler tarafından kapatılabilir. Bu nedenle, genellikle eski kurumsal programlar, yolculuklara daha muhafazakar bir yaklaşımla sonuçlanan eski bir filtre uygulama eğilimindedir.

Ortak Macerayı Neden Önemsiyoruz?

Ortak maceraya veya buna benzer bir şeye bakma ihtiyacı duymamızın nedeni, Açıkhava alanda artan ticarileşmedir. Dış mekan ekipmanı ve giyim endüstrisinde ticarileşme görmeyi bekliyoruz. Rehberlik sektöründe görmeyi bekliyoruz. Ticarileştirme, elbette, iş çekme ve geçimlerini sağlama yoludur, ancak kar amacı gütmeyen kuruluşlar ve kulüpler de aynı yolu izlemeli mi?

Elbette, kurumsal programlarda yer alan bizler hayatta kalabilmek için gelir elde etmeliyiz. Gelir elde etmeseydim, 29 yıl boyunca Idaho Eyalet Üniversitesi'ndeki işimde hayatta kalamazdım. Varlığımızı güvence altına almaya yardımcı olan dolar getirmemizdi.

Ancak hayatta kalma çabalarımızda, bazen dış mekan deneyiminin gerçek doğasını gözden kaçırdığımızı düşünüyorum. Doğa gezilerine çıkmak, sadece dış mekanın tatmini ve keyfi için yapılmalıdır. Açık havayı da bir kâr etme makinesine dönüştürmemiz gerekiyor mu? Büyük bütçelerle devasa programlar oluşturmak gerekli midir? Madison Avenue reklam kampanyalarını kullanarak katılımcıları çekmeli miyiz? Açık hava deneyimini Disneyland deneyimine benzer bir şeye dönüştürmek gerekli mi? Kâr amacı gütmeyen açık hava eğitim alanına giderek daha fazla açık hava eğitimcilerinin değil, sarrafların hakim olduğuna dair daha fazla kanıt görüyorum. Ne yaptığımızı ve nasıl yaptığımızı incelemek için geç kalmış sayılmazsınız. Yaygın macera fikirlerine veya benzer şeylere biraz dikkat etmezsek, o zaman yolun aşağısında geriye bakar ve açık hava deneyiminin gerçek özünü kaybettiğimizi fark ederiz.


EK


 


Ortak Maceranın Felsefi Temelinin Geliştirilmesinin Arkasındaki Kaynaklar ve Akıl Yürütme:

Bağımsızlık ve Kişisel Sorumluluk. Bağımsızlık ve kendini özgürce ifade etme yeteneği, Grimm (1970, 1973) ve Hilbert'in (1973) ilk makalelerindeki temel kavramlardır. Kişisel sorumluluk fikri erken kabul edildi, ancak 1980'lerin ortalarında, yaygın macera kayıt sayfalarında bulunan açıklamalarda ortaya çıktı (Watters, 1986).

Basitlik. Grimm ve Hilbert (1973), dış mekana basit bir yaklaşıma büyük inananlardı ve aşırı kuralların ve bürokrasinin katılımı engelleyen engeller oluşturduğu konusunda uyarıda bulundular.

Yaratıcılık. Geçmiş literatürde üzerinde durulmamış olsa da yaratıcılık, bir gezi sırasında grubun tüm üyelerinin yetenek ve kaynaklarından yararlanıldığında ortaya çıkar. 1998 gibi geç bir tarihte bile, yalnızca şu ima ediliyordu: "Grup, herkesi dahil ederek tüm kaynaklarından yararlanabiliyor ve bu da onu, tüm kararları tek bir kişinin almaya çalışmasından çok daha güçlü kılıyor." (Sular, 1998)

Mülkiyet. Sahiplik, erken literatürde kullanılan bir terim değildir, ancak başından beri savunulan ortak macera gezilerinin katılımcı doğası, grup üyeleri arasında yüksek düzeyde bir sahiplik yaratır.

İlgi, Adalet, Empati ve Açıklık. Bu dört temel nitelik, ortak macera edebiyatında varsayılır, ancak bunların felsefi temeline özel olarak dahil edilmesinin zamanı gelmiştir. Ortak macera gruplarında devam eden sürecin temelini oluştururlar. Gruptaki bireyler ilgi, adalet ve açıklık için çaba göstermezlerse ve birbirlerine empati duymazlarsa, genellikle ortak maceranın değerleri olarak belirtilen işbirliği ve takım çalışması gerçekleşmeyecektir.

Öz-yönelimli öğrenme. Grimm ve Hilbert (1973), açık hava gezilerinde öğrenen kontrollü öğretimin büyük savunucularıydı ve bunu tanımlamak için "ortak macera öğrenimi" terimini icat ettiler.

İşbirliği ve Takım Çalışması. Benzer ilgi alanlarına sahip bireylerin işbirliği içinde bir ekip olarak çalışabilmeleri - ancak bireysel farklılıklara izin vermeleri - fikri, ortak macera sisteminin merkezinde yer alır. "İşbirlikçi maceralar" terimi, Grimm ve Hilbert tarafından programlarının sunduğu aktivite türlerini tanımlamak için "ortak maceralar" ile birbirinin yerine kullanıldı.

Etkileşimli olarak. Grimm veya Hilbert (1973) interaktif kelimesini kullanmamış, ancak tüm bireylerin sorumlulukları paylaştığı ve geziye katkıda bulunduğu interaktif bir süreci tanımlamışlardır.

Fiziksel aktivite. Grimm ve Hilbert (1973), ortak macera aktivitelerinin fiziksel olması ve mekanize edilmemiş olması gerektiğini vurgulamaktadır.

Düşük maliyetli. Düşük maliyetli açık hava etkinliği, her zaman ortak macera programlarının önceliği olmuştur ve ilk makalelerde Grimm ve Hilbert (1973) ve Mason (1975) tarafından savunulmuştur.

Ticari olmama. Terminoloji kullanılmasa da, ortak macera gezilerinde vurgu her zaman maliyetleri düşük tutmaktı. Bu, gelir düzeyi ne olursa olsun birçok insanın açık hava etkinliklerine katılmasını mümkün kıldı. Ortak macera programlarında, sponsor kurum herhangi bir parasal fayda sağlamadı ve bu da, diğer tür gezilerle bir dereceye kadar ilişkilendirilen ticaricilikten (tanıtım, reklam ve yutturmaca) olabildiğince uzak gezilerle sonuçlandı. Açık alan daha ticari hale geldikçe, ortak maceranın altında yatan değer sisteminin bir parçası olarak ticari olmamayı dahil etmek her zamankinden daha önemli hale geldi.

Yatay Yapı. Bu terimi kullanmasalar da, Grimm ve Hilbert (1973) temelde, otoriter, yukarıdan aşağıya bir işletim yaklaşımına karşı ortak macera gezilerinin işlediği yatay bir çerçeveyi tanımladılar.

Demokratik İdeallere Vurgu. Karar vermede grup katılımı ve demokratik ilkeler, ilk ortak macera makaleleri Grimm ve Hilbert (1973) ve Mason'da (1975) açıkça görülmektedir.

Pozitif takviye. Grimm (1970), eğitimde olumlu pekiştirmeyi destekleyen eğitim teorisyeni B.F. Skinner'ın fikirlerinden yararlandı.

Katılımcı Güvenlik. Katılımcı güvenlik terimi Grimm ve Hilbert tarafından kullanılmadı, ancak ortak macera sisteminin diğer değerlerinin doğal bir sonucudur. Gezinin tüm yönlerine katılmaya önem verildiğinde, bireyler yüksek düzeyde sahipliğe sahip olduğunda ve bireyler birbirleri için empati kurduğunda, katılımcı güvenlik ortaya çıkar.


Doğal Çevrenin Bakımı. Doğal çevrenin bakımı, ortak macera sisteminin ilk savunucuları tarafından savunulan tarihi ve temel bir kavramdır (Grimm, 1970).


Yazarın Notları

Yazar, Oregon Üniversitesi'nden Dan Geiger'e, California-San Francisco Üniversitesi'nden Steve Leonoudakis'e ve Illinois Eyalet Üniversitesi'nden Jim Rogers'a ortak macera konseptiyle bilgi, algı ve deneyimlerini paylaşma nezaketinde bulundukları için teşekkür eder. programlama.

1 Gezi ve etkinlik tekliflerinde ortak macera konseptlerini kullanan diğer bazı kulüp örnekleri arasında Dallas Down River Club, Elbow Valley Cycle Club (Calgary) ve Idaho Alpine Club bulunmaktadır.



Referanslar

  • Belknap, L., Walbridge, C., Thornton, M. & Browers, R. (1998). Amerikan Whitewater Güvenlik Kodu. Margaretville, NY: Amerikan Whitewater.
  • Mason, B. V. (1975) Kolej açık hava programları: Geleneksel açık hava rekreasyonuna bir alternatif. Eugene: Oregon Üniversitesi Açık Hava Programı.
  • Büyük Kanyon Ulusal Parkı (nd.) [Colorado Nehri gezileri için ticari olmayan kriterler].
  • Grimm, G.0. (1970). Birlik dışa dönük: Bir eğitim deneyi. Eugene: Oregon Üniversitesi.
  • Grimm G. O., Hilbert H. H. (1973) Kolej açık hava programlarının operasyonel bir tanımı ve açıklaması. Pocatello: Idaho Eyalet Üniversitesi Açık Hava Programı.
  • Guthrie, SP (1997). Açık hava program modelleri: İşbirlikçi macera ve macera eğitimi modellerinin sürekliliğe yerleştirilmesi. Yayınlanmamış el yazması. Birlik Koleji, Maine.
  • Rennie. J. (1985) Alışılmadık bir macera. Miles, J. C., Watters'ta. R., Açık hava rekreasyonu üzerine 1984 konferansının tutanakları: Açık hava rekreasyon alanında bir dönüm noktası konferansı (s. 81-85). Pocatello: Idaho Eyalet Üniversitesi Yayınları.
  • Soule, M. (1981). Haksız fiil sorumluluğu ve Oregon Üniversitesi açık hava programı. Eugene: Oregon Üniversitesi Açık Hava Programı.
  • Walsh - Idaho Eyalet Üniversitesi, ASISU Açık Hava Programı. Özet karar için önergeyi destekleyen muhtıra (1983).
  • Watters, R. (1985). Amerika Birleşik Devletleri'nde açık hava ve vahşi doğa rekreasyon programlamasının tarihsel perspektifleri. Miles, J. C., Watters'ta. R., Açık hava rekreasyonu üzerine 1984 konferansının tutanakları: Açık hava rekreasyon alanında bir dönüm noktası konferansı (s. 103-114). Pocatello, Idaho: Idaho Eyalet Üniversitesi Yayınları.
  • Watters, R. (1986) Dış Mekan Programlama El Kitabı. (s. 63). Pocatello: Idaho Eyalet Üniversitesi Yayınları.
  • Watters, R. (1998) Ortak Macera. [Idaho Eyalet Üniversitesi Açık Hava Programı personeli ve katılımcıları için hazırlanmış bilgi sayfası.
  • Watters, R. (1999). Ortak macera kavramını yeniden gözden geçirmek: Literatürün, yanlış anlamaların ve çağdaş bakış açılarının açıklamalı bir incelemesi. Yayınlanmamış el yazması. Idaho Eyalet Üniversitesi, Pocatello.
  • Watters, R. (1999, 6 Ekim). [Illinois Eyalet Üniversitesi Açık Hava Programı Direktörü Jim Rogers ile yayınlanmamış röportaj].
  • Watters, R. (1999, 7 Ekim). [California Üniversitesi-San Francisco'da Outdoors Unlimited Direktörü Steve Leonoudakis ile yayınlanmamış röportaj].
  • Watters, R. (1999, 20 Ekim). [Oregon Üniversitesi Açık Hava Programı Koordinatörü Dan Geiger ile yayınlanmamış röportaj].

[SON]

Thursday, October 18, 2012

Belki de tüm bunlar ...

Belki de tüm bunlar
Laboratuvarın birinde olup bitiyordur?
gündüz tek bir
geceleri milyarlarca ışık altında?

Belki de deney nesliyiz biz?
Küçük bir şişeden diğerine dökülen,
deney tüplerinde çalkalanan,
gözlenmekle yetinilmeyip
herbirimizin teker teker
cımbızlarla yolunduğu?
Müdahale olmamıştır
Hiç belki de?
Herşey kendi başına olup bitiyordur
Bir plana bağlı olarak?
Gramofonun iğnesi yavaşça kazıyordur
Önceden bildiğimiz zigzagları?

Şu ana kadar kimsenin ilgisini çekmemişizdir belki de?
Kontrol ekranlarının fişi genelikle takılı bile değildi belki de?
Sadece savaşlar, tercihen de büyük savaş için olanları
Arzın engebelerindeki zorlu iniş-çıkışlar için,
A noktasından B'ye büyük göçler için

Belki de tam tersi:
Oralarda bir yerlerdeki önemsiz şeyler için iştah duyuyor birileri
Bak! büyük ekrandaki küçük kız.
koluna bir düğme dikiyor
radar vızıldıyor,
ekip koşarak geliyor.
ne sevimli ufak bir canlı
içinde çarpan minicik kalbiyle,
Ne kadar da sevimlidir,
ipliğin iğneden geçirilmesindeki ciddiyet!
Birisi kendinden geçerek ağlıyor:
Patrona gidin,
bunları kendisinin de görmesi gerektiğini söyleyin!




Tuesday, May 26, 2009

Bayburt - Çaykara


15 Mayıs 2009 Cuma günü Ümraniye Tepeüstü'nden saat 14.30'da bindiğim
Bayburt otobüsü, yolcularını şehrin çok çeşitli yerlerinden toplayarak, saat 17:00 ye doğru İzmit Otogarına ancak ulaştı ve otogarın içine girmeden yola devam ederek sırasıyla, Bolu gişeleri (akşam yemeği), Gerede (namaz), Osmancık (yarım saat dinlenme), Suşehri (20 dakika dinlenme) molalarıyla sabahın erken saatlerinde Erzincan yakınlarına kadar ulaştı. Şehre girmeden 20 km kadar önce, Kuzey'e yöneldi ve Pösge dağı geçidini aşarak önce Kelkit'e, daha sonra da Köse üzerinden ertesi sabah 9 civarında Bayburt'a ulaştı.

Şehrin biraz dışındaki otogarda zaman kaybetmeden hızlıca bisikletin tekerleklerini takıp, ayarlarını son bir kez kontrol ettikten sonra 5 kg civarındaki yükümü sırtlanıp Aydıntepe istikametine doğru yola koyuldum. Yolun hemen üzerindeki iki ayrı benzin istasyonunda basınç göstergesi çalışan bir kompresör bulamadığım için lastik havalarını yakınlarındaki bir lastikçide 50 PSI olacak şekilde ayarlayıp, önümde uzanan az eğimli ve uzun yokuşu tırmanmaya başladığımda saat 9:30 civarına ancak gelmişti.



Doğu Karadeniz’in çok yağış alan olağan havası için mükemmel denilecek koşullarda, 1 saat kadar sonra 22 km uzaklıktaki Aydıntepe'ye vardığımda, yol üzerindeki Soğanlı dağlarını ve bu dağlar üzerinden Trabzon'un Çaykara ilçesine ulaştıracak olan yolları seçebilmeye başladım. Bisikletle geçmeyi planladığım yolun toplam uzunluğu aşağı yukarı 100 km kadar ve koşullar uygun olursa, aynı gün içinde, geceya kalmadan Çaykara'ya ulaşabileceğimi sanıyorum. Bu nedenle, yolun Soğanlı geçidine kadar olan ilk 20-25 km'lik bölümünü, 40 TL ödeyerek kiraladığım bir araçla almaya karar veriyorum. Aydıntepe'den Soğanlı geçidine kadar olan yol, yukarılara doğru tırmanıp yayla köylerine doğru ilerledikçe, buraya kadar fena bir zemin olmayan soğuk asfalt, yerini toprağa bırakıyor.


Soğanlı geçidi, çok uzaklardan karlar altında gördüğüm dağları aşan 2330 metre yükseklikte bir geçit ve eğim burada daha az olsa da yılın büyük bölümünde kar altında kalıyor ve geçit vermiyor. Beni buraya kadar çıkartarak en az bir tam gün zaman kazandıran şöförüme teşekkür ettiten sonra, yola tekrar bisikletle devam ediyorum. Hava aşağı kısımlardan farklı olarak oldukça serin ve toprak yolun her iki tarafı da bir metre kalınlığında karla kaplı. Kar örtüsü, zaman zaman yolumu kesiyor ve bisikletten inerek karın daha az ya da uygun olduğu yamaçlara doğru tırmanıp, oradan doğru devam ediyorum. Yolun burdan sonrası, Çaykara'ya kadar neredeyse sürekli bir iniş ve görünen o ki, eğer birkaç hafta daha erken gelmiş olsam, böyle bir geçiş kesinlikle mümkün olamayacakmış.



İlkbahar buralara henüz gelmemiş, karın erimesiyle ortaya çıkan otlar Sonbahar'daki renklerini koruyorlar. Toprak yol ise hızlı gitmeye izin vermese de en azından bisikletin kaymasına ya da saplanmasına yol açmayacak kadar düzgün.


Herhangi bir işaretleme olmamasına karşın geçidin düzlüğünde sol tarafa ayrılan ilk yolun Kuşmer yaylasına gittiğini tahmin ediyorum. Bundan sonra da sağa ya sola ayrılan çeşitli sapaklar Karlıca (Cumavank), Dumlu (Henege), Kavlatan, Sultan Murat yaylası yönlerine gidiyor olmalı. Hava o kadar açık ki, çok uzaklardaki yerler bile görülüyor. Karanlıkta hele sis olduğunda buraları bilmeyen birinin yolu bulması neredeyse olanaksız olmasına karşın, Çaykara yönüne Derebaşı yoluyla inen yolu tahmin etmekte zorlanmıyorum. Sessizliği bozan tek şey rüzgarın bisiklete çarparak çıkardığı ıslık sesleri ve rüzgarlığımın hışırdaması. Soğanlı geçidini 2 - 3 km kadar geride bırakıp alçalmaya başlayınca, kar örtüsü de ortadan kalkacak işler kolaylaşacak diye düşünürken, hiç hesapta olmayacak bir şeyle karşılaşıyorum: Kuzey yamaçlarını dönen toprak yolun üzerine yukarılardan yığılan kar, yolun üzerini tamamen örtmüş! 200 - 300 metrelik bir bölgeyi bisiklet elimde dikkatlice geçtikten sonra, ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü derken zahmetli de olsa bu şekilde gidebileceğimi düşünmeye başlıyorum. Sol tarafımdaki derin vadi çukurunun 800 metre kadar yukarısındaki yol, ufak bir eğimle alçalırken, bu şekilde geçilmesi çok kolay olmayacak bir yan geçiş sırasında hafifçe kayınca, tehlike ortaya çıkmaya başlıyor. Vadinin tabanında, uzaktan sesi kolaylıkla duyulan kar sularının oluşturduğu nehir, köpürdeyerek akıyor. Saat neredeyse 14:00 olmak üzere ve yolu tekrar yukarı tırmanmak için çok fazla zaman yok, aşağıya doğru inişte belli ki, umulmadık sürprizler bekliyor.


Birkaç kilometre sonra, yine bisiklet sol tarafımda, eğimli bir kar yamacını geçtikten sonra, toprak yol bu sefer 60 dereceye yakın bir kar kulvarı ile kesiliyor. Bisiklet olmasa ya da ayağımda kramponlar ve elimde kazma ile normalde buranın geçilmesi hiç sorun değil. Bir süre düşündükten sonra, burayı geçerken kaymanın sonuçlarını göze alamıyor ve geri dönerek yolun daha üst bölümlerine tırmanıp karın ya da eğimin daha uygun olduğu bir yer bulabilmeyi ümit ediyorum. Geri dönüşte, bu sefer bisikleti sağ tarafıma alarak geçmeye çalışırken aniden aşağıya kaymaya başlıyorum. Durduracak hiçbir şey yok ve bu yamaç vadinin tabanına kadar kesintisiz şekilde devam ediyor! İçgüdüsel ve ani bir kararla, bisikleti yatay konumda kara saplayarak duruyorum. Bu tehlikeyi de atlattıktan sonra, kar kulvarında ayağa kalkmadan, bisikleti bu şekilde çapa gibi kullanarak buradan kurtulmayı başarıyorum. Nabız atışlarımın normale dönmesini bir süre bekledikten sonra, planladığım gibi üst taraflardan daha az tehlikeli bir geçiş bulunduğunu sevinerek görüyorum.


Bayburt - Çaykara yolu üzerindeki Derebaşı virajları bölgesi hala görünürde yok. Acaba yanlış yola mı saptım derken, arazi Doğuya doğru kıvrılmaya başlıyor. Çok uzaklarda ve karşı yamaçlardan inen yollar, dar keçi patikalarını andırıyor. Derebaşı virajlarının ilk görüldüğü noktada Demirkapı Geçidi'nde kısa bir mola verip çevreyi iyice inceliyorum. Kar, yamaçlardan aşağıya dökülerek buralarda da geçişi olanaksız hale getirmiş ve bu sefer yukarılara tırmanma ya da burayı kestirmeden geçme olanağı yok.

Kar dışında kayalıklardan kopan irili ufaklı taşlar da bisiklete hakim olmayı epey zorlaştırıyor. Bu mevsimde, kendine yol açma yeteneği olmayan herhangi bir motorlu aracın buradan geçmesi olanaksız. Bisikleti zaman zaman taşıyarak da olsa 1 saat kadar bir sürede bu çok tehlikeli inişi tamamlıyorum. Yolun uçurum tarafı ile diğer taraftaki dik kayalık arasında karın örtmediği kısmların genişliği zaman zaman yarım metreden daha dar hale geliyor.

Ufak bir dikkatsizlik, kayarak aşağılara yuvarlanmaya yol açacağından, bu kısımlarda gözümü dört açıyorum. Sonlara doğru yol bir köprüye ve hemen yanı başındaki bir kır lokantasına ulaşıyor. Suyun kenarında kısa bir dinlenmenin ardından, burada mangal yapıp içki içmekte olan iki kafadara veda ederek Çaykara'ya doğru uzun inişe devam ediyorum. Yolun buradan sonraki kısmı daha önceki bölümlerden çok farklı bir atmosfer içinde geçiyor. Her iki taraftan çok yüksek tepelere kadar ulaşan sık çam ormanları arasında vadinin tam ortasından akan bir suya, zirvelerden eriyen kar sularının oluşturduğu sayısız dere, çağlayanlar yaparak katılıyor. Yeşilin binbir çeşidi, yeni çiçek açmakta olan meyve ağaçları, göz alabildiğine uzanan düzgün ve çimenlik alanlar ve daha arkada sabah içinden geçerek indiğim Kaçkar dağlarının henüz karla kaplı yaylaları. Karadere'ye doğru yavaş yavaş yayla evleri başlıyor.


Birbirlerinden olabildiğince uzak yapılmış bu evlerin bir kısmına belli ki içinde yaşayanlar epeydir uğramasa da, dik yamaçlara binbir zahmetle oluşturulmuş bahçe ve tarlalarda çalışan insanlar görülmeye başlıyor. Yanlarından geçerken özellikle çocuklar şaşkınlık içinde bakıyorlar.
Yol dik yamaçları makul eğimlerle inebilmek için 'saç tokası' biçiminde arka arkaya çok sayıda büküm yapıyor. Bu bükümlerde hızımı bir miktar azaltmak zorunda kalıyorum. Karadere'ye girişte ufak bir çocuk durduruyor ve bisikletime binmek istediğini söylüyor. Kendisini 30 - 40 metre uzaklıktaki meydana kadar taşıyorum ve anne babası merak edebilir diye hemen yakınlardaki lokantaya girip haber veriyorum. Lokantanın sahibi, konuşmamız sırasında, benim köye doğru geldiğini yarım saat önce haber aldığını anlatıyor. İkram ettiği ayrandan da para almıyor ısrarlarıma karşın.

Karadere - Çaykara arasındaki yolun özellikle ilk bölümünde devam eden dik inişler, Çaykara'ya yaklaştıkça giderek azalmaya başlıyor. Buna karşın toprak yol yerini asfalta bırakıyor. Burada evler yola çok daha yakın ve Karadeniz mimarisinin bildiğimiz örnekleri, her yeri istila etmeye çoktan başlamış. Buna karşın güzel yapılar da tek tük göze çarpıyor. Çaykara çıkışında bir benzin istasyonunda gözüme çarpan araba yıkama istasyonunda durup, rengi artık tam seçilemeyen bisikletimi basınçlı su ile güzelce temizliyorum. Saat 17:00 civarı ve gece Çaykara'da kalıp ertesi gün yola Trabzon ya da Rize'ye doğru devam edebilirim diye düşünürken, hareket etmekte olan bir midibüs dikkatimi çekiyor ve neredeyse son anda bisikletin tekerleklerini sökerek arka tarafındaki bagaja sıkıştırıyorum. Araç, Çaykara - Dernekpazarı - Of yolu ile Trabzon'a gidiyor ve 7.5 TL bilet ücreti ödüyorum. Ayakta yapılan yorucu ama güzel bir yolculukla 80 km uzaklıktaki Trabzon'a vardığımda hava halen aydınlık. Akşam Trabzon’da geceledikten sonra, sabah 7 uçağıyla İstanbul’a sabah erken saatlerde geri dönüyorum.

Thursday, September 28, 2006

YAZ

2006 Eylül başlarında bir Perşembe öğlen Harem’den Palandöken seyahat ile başlayan yolculuğumuzda, 20 saat kadar sonra Erzurum İspir’e ulaşıyoruz. Acele yenen bir yemek ve kısa bir alışverişten sonra, ıssız dağ yollarında çadır ve uyku tulumu olmadan geceleme endişesi ve yolu birazcık da kolaylaştırma düşüncesiyle, bir pikabın arkasına yüklediğimiz bisikletimizle ilçenin 20 km kadar dışındaki Özlüce köyüne ulaşıyoruz.

Köy, Ovit dağı geçidine oldukça yakın bir yerde. 2640 metredeki bu geçit, ülkemizin en yüksek karayolu geçidi olan 2985 m yüksekliğindeki Van - Bahçesaray arasındaki Karabet geçidinden sonra, sıralamada beşinci durumda. Niyetimiz, geçidi aşarak Karadeniz kıyısına kadar gidebilmek ve bu arada GPS ile bu rotanın yükseklik profilini çıkartıp, kışın mümkün olursa en az 30 km kadar olduğunu tahmin ettiğimiz yokuştan aşağıya kaymak!

Oldukça güzel, tek bir bulutun olmadığı bir havada soğuk asfaltın, eğimin ve dayanıklılığımızın elverdiği bir hızla, 170/dakikalık nabız temposunu aşmamaya dikkat ederek yokuş yukarı önce Çayırözü köyüne, oradan da 2.5 saat kadar sonra Ovit geçidine ulaşıyoruz. Sis yüzünden geçen gelişimizde göremediğimiz Ovit gölünün üst kısımlarındaki buzulu şaşkınlıkla farkediyoruz. Kısa bir moladan sonra olabildiğince hızlı bir şekilde inişe başlıyoruz. Yol boyunca çok az durup fotograf çekiyoruz. Bu bölge, doğal güzellik açısından Doğu Karadeniz’in en etkileyici yerlerinden birisi. Yapılaşma son derece az, yerleşimler sadece 3, 4 ay boyunca burada kalabiliyorlar, iki şehri birbirine bağlayan bu yoldan arabalar epey seyrek geçiyor. İniş sırasında eğimin artışından dolayı her iki freni de sürekli sıkmak gerekiyor. Asfalt kaplama, yolun bu bölümlerinde hava koşullarının etkisiyle yerini toprağa bırakmış ve bu yüzden çok hızlı gitme olanağı yok.

Sivrikaya’ya doğru yaklaştıkça hava biraz daha ısınıyor ama güneşli olmasına karşın yine de serin. Üst katında muhtarlığın da olduğu binadaki köy kahvesinde kısa bir çay molası veriyorum. Rastladığım iki ufak çocuk, bisikletime bimek istiyorlar. Seleyi epey alçaltarak bisikleti bir süreliğine veriyorum. İkizdere’ye doğru yaklaştıkça, yerleşim izleri artmaya başlıyor. Sol tarafta yokuş aşağıya köpürerek akmakta olan bir dere, sağda dik orman yamaçları ve görmeye alışık olmadığımız sıklıkta bir bitki örtüsü. İki derenin birleştiği bir yerde kurulmuş bir pazaryerinden hızlıca geçerek İkizdere’yi geride bırakıyoruz ve bundan sonra eğim biraz daha azalsa da hala yokuş aşağıya iniyoruz.

Karadeniz’in kıyı bölgelerindeki kişiliksiz apartıman mimarisine göre çevrede muhteşem yapılmş binalar görünüyor. Çay bahçeleri ve fabrikalarına yaklaştıkça ilk kez duyduğumuz şaşırtıcı kokular, dik yamaçlara tırmanan ‘teleferikler’, inip çıkması bir hayli zahmetli olduğu tahmin edilebilecek sarp yamaçlarda çok sayıda ev ve en az 40 çeşit patates cipsi ile tüm gazlı içecek çeşitlerinin satıldığı köy bakkalları arasından 25 - 30 km/h süratle, 4 saat kadar sonra kıyıya, İyidere’ye ulaşıyoruz. Buradan itibaren sabahtan beri görmekte olduğumuz her türlü güzellik büyük oranda kayboluyor. Karadeniz nasılmış diye merak edenler ya iç kesimlere ya da sınırların ötesine geçmek zorunda kalacaklar bir süre sonra. 30 yıl 40 yıl öncesinin sahilini hayal olarak hatırlıyoruz da acaba 100 - 200 yıl önce nasıldı buralar?

Buradaki kısa moladan sonra yönümüzü 20 km kadar yakındaki Rize yerine, 60 km kadar ilerideki Trabzon’a çeviriyoruz. Karadeniz otoyolu üzerinde fazla yoğun olmayan bir trafik var.
Geçen seneye göre yol biraz daha tamamlanmış. Şehir ve kasabaların denizle olan bağlantısnı tamamen keserek! İnşa edilmiş T şeklindeki dalgakıranların kıyıa paralel kısımları dalgaların da etkisiyle bazı yerlerde yıkılmışlar. Gördüğümüz kadarıyla insanların (istisnalar hariç) bu denizle ilişkisi son derece sınırlı. Doğanın canına okuyan bu canavar, her nasılsa yer yer biraz içerilere yönelerek kıyıda ufak ve sevimli bölümler kalmasına yol açmış. Bunun dışında tüm sahil şeridi yol yapımı gibi bir gerekçe ile katledilmiş. Pürüzsüz asfalt üzerinde biraz daha hızlanarak, Of, Sürmene, Araklı yoluyla hızla ilerliyoruz. Arsin yakınlarında durup, denize girerek biraz serinleme ve dinlenme fırsatı buluyoruz. Kendisine yaptıklarımız göz önüne alındığında, denizin buralardan hala kaçarak uzaklaşmaması şaşırtıcı. Şehirde bu işe elverişli nadir bölgelerden birisine inşa edilmiş Trabzon otogarına saat 19:30 gibi ulaştığımızda artık hava da yavaş yavaş kararmaya başlıyor. Bisikleti üç parçaya ayırdıktan sonra, otogardaki bir kalorifere kilitleyerek şehir merkezine giden bir minibüse 90 yeni kuruş veriyoruz. Akşam üstü şehir merkezi epey kalabalık. Şehrin bu kısımımda, kaldırımlarda yan yana zıplayan adımlarla yürüyen, bir sürü öfkeli genç. Kargacık burgacık şehiriçi yollarında sıkışıp kalmış bir trafik keşmekeşi. Üşenmeyip Arhavi'den İğneada'ya kadar gitsek farklı olan, ne güzel bir yermiş diyebileceğimiz hangi sahil kasabalarını, şehirlerini görebiliriz acaba?

Gece yarısındaki Kars otobüsünün kalkış saatine kadar şehir merkezini iyice arşınlıyoruz. Bir lokantada komşu bir ülkeden gelmiş turist bir kadın, bıktırıcı sorularıyla garsona neredeyse tüm yemekleri birer birer anlattırıyor. Nedendir bilinmez, bu kısmı Erzurum şehir merkezine şaşılacak kadar benziyor. İkinci geceyi de hareket halinde bir otobüste uyku ile uyanıklık arasında geçirmeyi göze alarak sabahın erken saatlerinde Zigana üzerinden önce Erzurum’a oradan da saat 10:00 gibi Sarıkamış’a ulaşıyoruz.


2005 Temmuz ve 2006 Eylül aylarında arka arkaya iki yaz Sarıkamış ve çevresini görme fırsatımız oldu. Bunaltıcı deniz kıyısı ikliminden kısa süreli de olsa bir kaçış, gündüz ne kadar sıcak olsa da güneşin batmasıyla birlikte ortalığı kaplayan serinlik, kışın karla ova ve yaylaları kaplayan yeşil otlar, dağ çilekleri, sayısız ufak dere, sarıçam ağaçlarını sürekli eşeleyen ağaçkakanlar, Kars ovasına yayılmış otlaklarda uzaktan koyun sürüsüne benzeyen büyükbaş hayvanlar.. hemen aklımıza gelenler bunlar.


Yaz ve kış arasında başlıca şu farklar gözümüze çarpıyor;

Cıbıltepe ve çevresinde en ufak sesin bile kolaylıkla duyulabilmesini sağlayan belirgin bir sessizlik. Hava rüzgarsız olduğunda çok uzaklardan gelen konuşmalar, vızıldayarak uçan arı ve sinekler kolaylıkla duyuluyor.

Kışın üzerinden kaydığınız yerlerde 1 metreye yaklaşan boylarıyla otlar, yabani üzümler, çok lezzetli dağ çilekleri. Kayak pisti ve çevresindeki bitki örtüsü, aralarda dolaşılabilecek sıklıkta. Ormanda kozalak toplayan ve bunları çuvallara toplayarak hayvanlarına yükleyen köylüler, arasıra nedensiz şekilde anıran eşekler...

Otellerin olduğu bölgenin ön tarafında, kayak öğrenmek isteyenlere ayrılmış bölüm, 2006 yılında yıkılarak temizlenmiş olan Sarıkamış Sebze – Meyve halinin molozları kullanılarak doldurulmuş ve 100 - 150 metre kadar uzatılmış. Aynı şekilde kayak pistinin düz bölümlerinde bir hafriyat çalışması yapılmış ve buralar toprakla doldurulmuş ya da kazılarak derinleştirilmiş. 2006 Eylül itibarıyla 6. pistin ortasındaki yokuş yukarı bölümde de ikinci pistin baş tarafında da bir çalışma gözümüze çarpmadı. Karanlıkdere'ye inen yamaçlardaki yeni mekanik tesislerden bu sene de ümit yok. İhale çeşitli gerekçelerle sonuçlandırılamamış ama açılan iki pistin üzeri temizlenmiş durumda. Belki seneye ya da daha sonra, kim bilir?


Her iki teleferiğin de dörtlü sandalyeleri biniş noktalarında sıkışık şekilde ard arda depolanmış, telin üzerinde 5, 6 adet sandalye göze çarpıyor. Güneş ışınları ile ısınan mekanik tesislerin plastik çatısından beklenmedik zamanlarda gelen çatırtı sesleri arasıra irkilmenize yol açıyor.

Orman yolunu izleyerek kısa sürede çıktığımız birinci istasyon bitişindeki kafenin solundaki pınardan su aldıktan sonra, bisikletle yukarı doğru tırmanmaya başlıyoruz. Tırmanış boyunca bisikleti sürekli taşımak gerekiyor. Yüksek irtifanın etkisiyle giderek yavaşlasak da bir buçuk saatin sonunda Cıbıltepe zirveye varıyoruz. Buradan 360 derecelik bakışla, Sipkaç, Allahuekber dağları, Alisofu köyü ve ufka doğru göz alabildiğine uzanan Kars ovası görülüyor.

Cıbıltepe zirvesindeki kafenin bazı camları açık, içeride vızıldayarak uçan çok sayıda sinek görünüyor. İçerideki eşyaların çoğu düzensizce atılmış, gelecek kışa kadar belli ki hiç bir şey yapılmayacak burada. Oysa manzara ve havanın kokusu o kadar güzel ki, insan burada niçin kimse yok acaba diye düşünmeden edemiyor. Kayak pistleri civarındaki ıssızlık hissinin en yoğun olduğu yer de burası.


Çok düzgün olmayan toprak yolda hem ön hem de arka frenleri neredeyse sonuna kadar sıkarak aşağıya inmeye başlıyoruz. İkinci piste giden yol ayrımındaki düzlüğe kadar inmemiz neredeyse 3 dakika sürüyor. Burada zemin biraz daha düzeldiği için hız yapmaya başlıyoruz. GPS cihazının gösterdiğine göre 45 km/h kadar. Dolaştığımız pistlerin haritasını da çıkarmak niyetindeyiz bu arada. Bu çaba belli ki, kışın kar varken biraz daha kolay olacak. Özellikle, orman içindeki çok sayıdaki yolun işaretlenmesi için yaz fazla yorucu. Yine de ileride bölgenin ayrıntılı bir haritasını yapabiliriz düşüncesiyle, telesiyej direklerinin tamamını ve çevredeki önemli noktaları kaydetmeyi sürdürüyoruz. Google Earth programı kullanarak hem yol noktalarını (waypoints) hem de güzergahı (track log) görebilirsiniz.

Oldukça yorucu geçen bu yolcuğun devamında, çok sayıda şehirden geçen 26 saatlik bir yolculukla Sarıkamış’tan Antalya'ya kadar ulaşıyoruz. Aklımızda dağ yollarının sakin havası, terkedilmiş, belki istemeden de olsa uzaklaşılmış gibi duran geniş topraklar, yüksek dağ köyleri. Tesadüfen tanıştığımız Alanya’lı bir çift, yaşadıkları yerlerin ‘artık’ çok kalabalık olmasından ve trafikten yakınıyorlar. Hemen, İstanbul’u düşünüyoruz.